İşte bir ses geçiyor sıkıntıdan
baksam pencerede yağmur da var,
hani saçlarını ya da göğsünü
çok ince bir hüzünle bezeyen.
Oyuncaklar da var yalnızlıktan
bir parkta ölümü güzel kılar,
hani sarmaşıkça uzandığın yatakta
durmadan aşıladığım sana.
Hayır yaşamıyor suda o balık,
bir yanıltı daha çiçek aldığım.
Herkesin b
..........
..........
Kayıt Tarihi : 4.5.2001 16:47:00





© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık

şimdi ellerim de çok nazlı
bir karanfille kanar.
İşte bir ses geçiyor sıkıntıdan
baksam pencerede yağmur da var,
hani saçlarını ya da göğsünü
çok ince bir hüzünle bezeyen.
Oyuncaklar da var yalnızlıktan
bir parkta ölümü güzel kılar,
hani sarmaşıkça uzandığın yatakta
durmadan aşıladığım sana.
Hayır yaşamıyor suda o balık,
bir yanıltı daha çiçek aldığım.
Herkesin bebeği var odalarda
ölüme ve daha sıkılmak için.
Uzayan sakalım sabaha kadar
uçup giden bir kuş koynundan,
belki yanında bile olmadım.
Eğildiğin sular da yalan
salınıp duran gemilerle aldanma.
Demiyorum hiç mi olmasın kokun, o yatak.
Ben umutsuzluğun domino taşı
şimdi açım, suskunum bak.
Hele bir çağırsın kanın türküsü
hele bir kıpırdasın kumsalda
ağları ve renkli balıklarıyla halk,
silâh tutarım dağlarda.
Bu oda emanet, hadi uzan,
şimdi ellerim de çok nazlı
bir karanfille kanar.
Sunduğum bu yalnız, çocuk ülke,
bak, gece de göğsümde çok ağır,
şaşkın değilim ama silahımı yitirdim.
Gelsin leylâkların açma zamanı
mümkün silâhımı halkımla bulmak.
Hadi uzan özlemim kadar,
bulutlar gidiyor, şimdi işim
çoğaltıp gölgeleri kullanmak.
Ahmet OKTAY
DÜŞ RESİMLERİ
Dışarıdan birileri geçiyor. Sıkıntıdan perdeyi aralasam, camdan dışarıya baksam… Hafif bir yağmur var… Hani duş alırken saçlarına, bağrına iner gibi yağmakta… Öylesine ince ve hazin…
Oynayacak, oyalanacak bir şeyler de var… Yalnızlıktan
bunalan nasıl parka atar kendisini! Yapayalnız yatağında can vermektense, bir bankta ölmeyi bile şiddetle arzular insan… Bir duvarın üzerine uzanmış, ölümü bekleyen sarmaşık gibi yatağında yatarken, sürekli bunu anlattım, bunu empoze etmeye çalıştım sana.
Artık yaşamıyorum ben bu evde… Bu ortamda bir ölüden farksızım. Çiçek aldığım da yok, çiçeklendiğim de… Mutlu da değilim, mutlu edebilme çabası içinde de değil… Bu da bir yanlış algılama…
Herkesin çoluğu çocuğu var, etrafta dolaşan… Ölmek istememesi için bir gayesi… Bende sıkıntıdan başka bir şey yok… Odalar bomboş… Ev ev değil, kasvet yuvası…
Akşamdan sabaha uzar sakalım. Bir kuş gibi çıkar giderim koynundan. Gece boyu yanında mıydım bu zamana kadar? Belki bir ara bile yanına uğramadım. Sahi… Hiç beraber olduk mu biz? Biz diye bir şey var mı? Sen beni hiç gördün mü?
Sudaki aksin kadar yalansın, yoksun. Sen benden ben senden yoksun… Var gibi süzülen gemiler, yok gibi yüzen balıklar hep yalan… Hiç aldanma onlara da bana da… Sen de yalansın her şey kadar… Aldanma ve aldatmaya kalkma!
Yuvamızı yıkalım, tamamen ayrılalım da demiyorum. Bir yastıkta, gidebildiği kadar ama ben dama taşı gibi dolanıp duruyorum. Görüyorsun işte! Ne denli mutsuz ve suskunum…
Hani diyorum ki! Hani şöyle bir hadise olsa… Pisipisine gitmektense… Vatan için mücadele gerekse… Küçük bir kıpırtı olsa da orduya yazılsam! Hani diyorum ki… Kırmızıya vurgun, hilale sevdalı halkım için canımı ortaya koysam! Ülkemin savunulması gerekse de yalın kılıç dağlara vursam!
Bu hayat emanet… Bu ev de evlilik de sen de… Her şey emanet… Kiracıyız buralarda… Ellerimi gül dikeni değil, karanfil teması bile kanatıyor. O kadar hassaslaşmışım. Beni anla!
Yüreğimin halini hiç sorma! Ülkem, bu yalnız bırakılmış çocuk … Gün boyu akıbetini düşünürüm. Geceleri de rahatsız eder beni. Kalbime kalbime vurur! Ne yapacağını bilmeyen birisi değilim ama gücümü kaybettim. Hele bir Vatan savunması gereksin, gücümü ulusumla bulmasını bilirim ben.
Haydi, yat artık! Özlemlerim kadar uzan, kalan ömrüme… Şöyle boylu boyunca… Üstümüze çöken karanlık açılmakta… Kara bulutlar yavaş yavaş uzaklaşmakta… Yakındır güneşin açması… Leylaklatın açması yakın…
İşim, hayal kurmak… Resim yapmak, cisim yapmak… Gölgeler yapmak, hayallerimi yansıtabilmek için… Gölgeler yapmak biteviye… Hayallerim resmolsun, belirlensin diye... İşim, kalemimi, fırçamı gölgeleri çoğaltmak için kullanmak. İşim hayallerimi belirlemek, sergilemek ve gerçekleştirmeye çalışmak…
***
Bireyden çok toplumumuzun mutluluğu için kurulan hayalleri belirlemek amacıyla gölgeleri çoğaltmak isteyenlere başarılar… Zıt emeller peşinde koşanları Allah kahretsin!..
Onur BİLGE
TÜM YORUMLAR (2)