Kirli, katil buhurlar buğularken
Hazirana açılan bir kapıdan,
Yaşamın yüreğine dokunan pencereyi,
Sesini taşıyan serçenin gölgesi
Usul usul uçup yırtıyor karanlık perdeyi.
Saksıda boy veriyor o sabah
Gülüşünle ışıldamış bir güneşten
Hevesle kanatlanmış bir bal arısından
Nar çiçeğinden, çam ağacından
Çınar gölgesinden,
Yıllanmış bir şiirden çaldığım karanfil.
Utangaç ve çirkin ellerimde
Şifa niyetine ruhuma dolmuş,
Orda bir güzel kuş olmuş,
Bereketli, merhametli gözlerinde yuva kurmuş…
Şimdi hangi puşt onu vurmaya durmuş,
Hangi sefil ruh okyanusunda lanetlenmeye
Cehenneminde yanmaya gelmiş?
Bilirim engin bahçendeki çiçeği de
Dilinde bir nefesle kül edecek öfkeyi de…
Yine de, sen gülüşünle aydınlat
Sesinle ruh ver aleme.
Yoksa kıymeti yok itin, uğursuzun
Alayının beslendiği bataklık kurusun.
Gözlerinin kıyısından cennete kuşlar uçsun,
Yıkansın, yunsun sularında Tigris’in
Kanatları altında gülüşü güzel meleğinin.
Uzat ellerini, dokun kanadına kelebeğin
Suyun rüyasında uyuyan prensesin,
Pencerende kırlangıç olan yüreğimin,
Zavallı çaresizliğimizin…
Dokun ki, bir nefeslik daha
Bal arısından mesut,
Semadan geniş,
Arzdan azade,
Senden divane…
Kayıt Tarihi : 8.7.2017 01:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)