Göldür
İnleyen sazlıkların biriken göz yaşları
ayla sabaha kadar dinmeyen fısıltılar
kayalar bin ses verir dinler hazin kuytular
bazı gün kıpırtısız bazı fırtınalarla
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok güzel ve etkileyici buldum şiirinizi. Yaydığı hüzünleri bile, tatlı ve narin ezgiler yansıtıyordu. Tekrar, tekrar okudum ve antolojime aldım.
Yorumlamak lütfunda buklunursanız, bende size Oldukça eski tarihli ' GÖL ' şiirimi sundum.
Esenlik ve mutluluk dileklerimle selaqmlayıp kutluyorum sizi değerli şairim. Saygılarımla. Kemal Polat
__________
G Ö L
Sanki göz yaşlarımdan meydana geldin
Sen dalgalarınla güler eğlenirdin
Ben’se yeni acılarla otururdum başucuna
Göz yaşlarımı katardım,
Bir damla da olsa sularına.
Hep böyle olurdu işte başucun,
Oturduğum an kaybolurdu
Kayalarında yorgunluğum;
Bana hep onu anlatırdı,
Sularında kalan sevincim.
Ey göl! sana kötü diyemem:
Kalabalık şehirlerde kaybettiğim saz benizlimi,
Bana gülen berrak ve ıışıltılı
Vefalı sularında bulurdum.
Otlar, sazlar gölgelenirdi,
Ay doğardı yansıması sularında,
Cırcır böcekleri öterken,
Ben’se bir gölge gibi baş ucunda
Sanki kaybolup gitmişim sularında.
Ey göl, ne vefalı aynamdın sen:
Bana, beni anlatırdın, bir de onu,
Saz benizlimi, çimen yeşillimi;
’Hani nerede o? ’ demiştin,
Sonunda sende ağlamış, hep ağlamıştın.
Ağlasan da, gülsen de, ne fayda:
Karanlık şehirler yuttu onu,
Bana yiten sevinçlerimi hatırlatma!
İşte son günümde senin,
Sana veriyorum bütün sevgilerimi,
Sana, yalnız sana, bütün sevinçlerimi
Ve de ılık göz yaşlarımı.
Ama sakın unutma, o çakıl taşlı
Itır kokulu yollarında yürüyen;
Çıplak kayalıklarında sabahlayan,
Mutsuz ve küskün insanları,
Unutma gönül sevdalarımı! ..
Onu sana,yalnız sana verdim.
Sessiz göl sonsuzluğa akarsın:
Hani benim gözyaşlarım?
Ey benim kayabaşlarım!
sazlarım, yoncalarım,
Hoşça kalın,atlı karıncalarım.
Ey göl! derin göl,
Suları serin göl,
Hoşça kalın umutlarım, göz yaşlarım ,
Cambaz su samuru yoldaşlarım.
’1965 Nişantaşı /İST. Kemal Polat'
Şiirlerinizde değişken bir nitelik duygular ve benzetmeler yalın bir eksende ilkbaharın mehtabı oluyor parlak ve okuyanı içine cezbetme güzelliği,sürükleyiciliği anlam ve serzenişin -BEN ÜLKESİ-ama herkese açık taç kapısı bir ülke- yalın sihri bahar kelebekleri misali konuyor insan melaikesine!!!saygılarımla hayırlı hafta sonu!!!
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta