hüzün; gri gökyüzü
bulanık gökyüzü
kurumuş gözpınarları
hüzün; nihayetinde yaşanacak olan
kaçınılmayan
yitik sevinçler var artık
..
Gözlerine benzer gökyüzü.
Gözyaşlarınla ağlar bulutlar.
Bir tufandır yürür,
Anlamsız gelir yaşamak.
Vurup gidersin kapıları.
Ve sonra
Ne sen süzülürsün yapraklarla
..
Bugün yüreğimdeki bir yıldızı söndürdün.
Pencerem siyah,
İçinde ay var, içinde sen var....
Ama artık anladım ki şimdi bu şehirde gökyüzü de yok.......
..
Son buğseyi yanağıma konduruşunu
Ayrılık vaktinde dilinin tutlup
Gözlerinin konuşuşunu unutamıyorum
Veda ederken o mahsun bakışınla bana
Bu ilk veda fakat son vedam olacak diyişin
Otobuse binerken üzülmemem için tebesüm
..
Yalnızım;
Kuş uçmaz, kervan geçmez.
Yalnızım;
Bahçemde kaktüsler açmaz.
Toprak ıslanacak hava bulutlu,
Şimşekler çakacak bebek korkuda.
..
düşünüyorum yine
seni düşünmenin alışılmışlığıyla
birden doluveriyor yüreğime
o güzel, sıcak sevgin
dinliyorum ezgilerde sen
görüyorum bir martının kanadında sen
öylesine bütünleştinki gökyüzüyle birlikte sarıyorsunuz beni
..
acılar kervanı geçer,
ne kandan eser kalır,
ne silahtan,
ne de kurşundan...
koca bir çiçek açar,
koca bir gülücük doğar,
koca bir kardeşliğe gebe kalırki ülkemiz,
..
hoyrat / kıvrak / sevecen
bir kedice tırmalayıcıydı / zaman zaman
ne adı / ne sanı vardı
bekliyor bekliyor
gökyüzü yıldız kesince esiyordu koyaklarımda
koyaklarım bekler olmuştu
yıldızlar gibi onu
..
öylesine zordu ki yaşamak
yavaş yavaş nefes almak
bir tarlada yalnız kalmak
öylesine zor ki seni çıkarmak
düşlerimde adın var
yüreğimde bir damla kanın
..
Her sonbahar geldiğinde içimi bir buruk acı kaplar.Düşecek bir yaprak gibiyim apansız.Asırların kahrını çeken bir kağnıya benzetirim yüreğimi.Bırakıp gittiğin soğuk, ayazlı geceler boyu resmin düşmez ellerimden.Soğuktan pembeleşen parmaklarımla tutmaya çalışırım ellerimde seni.O ilk aşk heyecanıyla, çarpık-çurpuk yazılarınla ilk mektubundaki 'Seviyorum seni' dediğin satırları okurum çocuksu...
Her cümlesine yokluğunu yüklediğim yazgımı anlatırım doğadaki kır çiçeklerine.İnler dağ, taş.Erir karşımda görkemli yükselen Torosların zirvesindeki karlar.Rüzgârlar yalnızlığıma eser teselli vermek umuduyla.Dalgalar kayaları döver durur acımasız.Bulutlar gözyaşlarını yağmurlarla döker.Matemlidir denizler, gökyüzü, evren.Çağırdım tekmil ezgileri yokluğuna.Ağlar sensizliğe benimle doğa...
*(Kelebek Gazetesi/Ü.Yaşar Oğuzcan'ın Seçtiği/Sizin Köşeniz/13.09.1981)
..
Kasımın onbeşi; gün, Cumartesi...
Gökyüzü bunlu, yerde yağmur sesi...
Bir kız ağlarken yağmur altında;
Ne sesi geliyor, ne de nefesi! ...
..
Üzülür mü gökyüzü,
Kayınca eteğinden yıldızlar?
Temmuz, 2004
..
SEVDA BULUTLARIMIZ
Sevda bulutlarımız aşk damlası ile dolsun
Gökyüzü hep aydınlık,mutluluk bizim olsun,
Değişen mevsimlerde,baharlar bizi bulsun,
Yıldızların altında gönlümüz sefa olsun.
..
Mısralarım yarım kalır seni düşündükçe
Sen aklıma geldikçe mutluluğum yarım kalır
Sen olmayınca sevgiler gölgelenir kalbimde
Sen olmayınca yaşam bir başka anlamsız olur
Yarım kalır ümitlerim senden uzaklardayken
Yarım kalır gözlerimin senli ışıkları
Güneşi bile istemem yanımda sen olmayınca
..
Şehrin üzerine çöken gri bulutların ardından, içime kasvet çörekleniyor, “keşke yağsa ve içimdeki kasvet dağılsa” diye düşünüyorum bir an.. Yastığıma başımı koyduğumda yağmur çiselemeye başlıyor. Kendimi, yağmurun büyülü sesine
odaklıyorum. Her düşen damlada ahenkli notalarını fısıldıyor kulaklarıma, ruhumla bütünleşip dans ediyor sanki damlalar.. Gözlerimi kapatıp, kendimi yağmur damlalarının götüreceği uzak diyarlara bırakıyorum. Her düşen damlada, yüreğime umut dolup taşıyor, sırılsıklam ıslanıyorum. Çevredeki bütün çirkinlikleri yıkayıp, yağmurdan sonra açan güneş gibi temizliyor dünyamızı. Bulut bulut göz yaşlarım geçiyor düşüncelerimden, çisil çisil yağan yağmurda denizin rengini taşıyor damlalarında, yosun kokusu taşıyor, toprak kokusu sarıyor dört duvar odamı.. ve ben tatlı bir sarhoşlukla kayboluyorum gecenin alaca karanlığında..
Ruhum belki de bugüne kadar hiç olmadığı kadar hür ve bağımsız, sanki hafif bir esintide bedenimden ayrılıp savrulacak bilmediği diyarlara.. Karanlığın içinden faili meçhul bir el uzanıyor aniden, “ gel “ diyor, “bulutların içinde gezinelim, huzuru bulacaksın, ‘hadi gel.” Sesi takip ediyorum hiç düşünmeden, yüzüyorum sanki maviliklerde.. Bazen bir damla olup yağıyorum evrene, bazen de sevmeyi unutmuş yüreklere düşen sevgi tohumu, barış meşalesini yakan alev oluyorum, ocağında sevgi aşı pişen, dumanı sevgi, kardeşlik tüten buram buram duman oluyorum. Denizlerde yolunu şaşıran balıkçılara yunus, istiridyeden çıkan inci oluyorum. Çaresizlere derman, fakirlere aş oluyorum.. Adım sevgi, kardeşlik, huzur, mutluluk olup, tüm evrene yağıyorum.
Bu huzur ve mutluluk içinde gözlerimi açıyorum, kırlangıçlar çoktan uyanmış sabah şarkılarını söylüyor, limon çiçekleri en güzel kokularını dağıtıyor etraflarına, birazdan güneşin kızıllığı düşecek dağların ardından denizlerimize.. Islanan sokaklar pırıl pırıl yanacak güneşin aydınlığında, Gökyüzü her zamanki gibi masmavi gülümseyip, ışıldayacak dünyamıza..
ve ben yine maviliğime döneceğim içimde hiç tükenmeyen umutlarımla..
..
Neden gökyüzü bu kadar çetrefil, bulutlar bu kadar biçimsiz
Buhardan mı yapılıyor şu gördüğümüz tüm kapılar
Rahatlıkla, arkasına bakmamanın acımasızlığıyla
Çekip gidiyor insanlar sonsuzluğun sahanlığına
Ve neden hep bize kalıyor duygulardaki o ağırlık
Patlarken binlerce fersah ötede birbirinden ağır toplar?
..
Gökyüzü hüzünlü yine bugün
Yağıyor üstüme yağmurlarla Özlemin
Ağlamış matemler seni hatırlatır maviye
Kim bilir kaç seven seyre dalmış böyle
Karanlık inerken şehrin yalnızlığına
Sen hiçbir şeye tutunmadan gel
..
Mavi der dilimin son uçları
Biraz gökyüzü şüpheli
Biraz da deniz
Biraz da Sen olmalı..
..
Gecenin dağları gizlediği yer
Bir melek olabilmekte gökyüzü
Düşlerin ışığa susadığı ezelde
Bir renge büründü kalp tütsüsü
..
yaralı bir geyik vardır gecede
uzun uzadıya söylemeye gerek yok
gökyüzü en güzel kelime
..