Yine uzaklardasın. Hem de çok uzak. Mesafeler değil bizi uzak kılan. Bizim kendimizle, içimizde bizimle büyüyen hislerle aramıza giren bir ıraklık bu. Kendimizden sıyrılıp dışardan korkulu ürkek gözlerle izliyoruz bizi. Yaşadıklarımızı böylece seyretmek daha mı az çekiçliyor yüreklerimizi. Gizli bir dünya bu kurduğumuz. Hiçbir insan gözü görmüyor hiçbir yürek bu dünyanın farkına varmıyor. Mesafeler fark etmiyor, aramızda yüzlerce km. ye rağmen duygularımızla dokunuyor gözlerimizde açılan hayal perdesinde kalp gözümüzün gördüğü sonsuz çayırlıkta koşuşan beyaz atların yelelerine tutunup dört nala gidiyoruz kimi zaman rüzgara bırakıp kendimizi, binlerce söz duyguya dönüşüyor, kelimelerin görünen anlamlarına gerek kalmıyor, aynı hızla aynı hazla atıyor nabzımız. Biz bize bir duygunun içinde buluşup nefes alacak kadar yakındık, özel ve güzel olan, seni bende belki beni de sende tutuklu tutkulu yaşatan buydu. Oysa şimdi km.lerden öte uzağız bize. Öyle kalmalıydı belki de hiç dokunulmadan hiçbir ses soluk bulmadan. Gözlerin ve kalplerin dünyasına hiç el uzatmadan. Bir umudu hayallerle süslü bırakmak, ama umudun yaşayacağı topraklara hiç ayak basmamak. Su üzerine yansıyanlar güzelmiş, dokunduğunda güzelliğini küçük bir fırtına savururmuş. Ruhlarımızın buluşma yerini gök kubbe de bulutlara saklamalı, yeryüzünün tozundan dumanından sakınmalıymış. Duygularımız pınarların serin suları gibi saftı, çağlaması çoşması bu yüzden olağandı, bahçemize hayat veren yeşerten suyun olduğu gibi onunla kuşaklaşmasıydı. Yüreklerimizde bir bakışın açtığı yarıktan fışkıran ve orayı artık bildiğimiz dünyanın dışında bir dünya yapan suyun o saflığıydı. Duygularımızı yıkadı önce, ağırlığından sıyırdı, ruhlarımız taşıyabiliyordu artık kendini, gökyüzü yıldızlar ay güneş onun yeni dostlarıydı. Bir çocuğun gözlerinden taşan sevinci, akıp gelen kederi, hiçbir kin bilemeden unutup yeniden diyebilen kalbi artık uzak değildi sol yanımıza. Bu yüzden erteledik hep kavuşmaları, tensel bir dokunuşun kendinden kurtulamadan girmesini istemedik dünyamıza. Çok güzel bir rüyaydı hiç uyanmak istemediğimiz bir bahar sabahında yağmurla söken şafak gibi. Kalplerimizin elleri tutunmuşken halelere, düşmek vardı çamurlu göl bataklıklarına. Tek korkumuz buydu. Kurduğumuz o dünyaya bir çamurun sıçramasıydı. Kirlenmek bir küçücük lekeyle. Yalanın yalanı doğurduğu gibi çirkin olan da çirkinlikleri çağırmaz mıydı. İyi ve temiz başlayan, kendinden bir şey yitirmemeliydi. Mesafeler bu yüzden en büyük korunağımızdı bizim. Bu yüzden hasret çekmek küçük bir bedeldi. Yasakları ve imkansızlığı bilip, dikenli tellerde sarmaşık gülleri büyütmüştük biz. Şimdi kurduğumuz o dünyadan da dikenli tellerin ardındaki yaşamdan da uzağız. Neydi bizi böylesi yetim bırakan. Ellerimizin küçük bir dokunuşu dudaklarımızın döktüğü küçük bir ses mi kovdu bizi, sürgündeyiz şimdi. Hiç konuşmadan koyduğumuz yasaları çiğnediğimiz için mi ateş aldı ormanlarımız, nefes alacak bir damla havaya muhtacız. Yavaş yavaş ikimizde ölüyoruz lakin korkumuzdan çakıldığımız topraktan kımıldamıyoruz. İnancımızdı güzel bir dünyanın kapısını aralatan, biz hep onu incitip kaçırmaktan irkilirdik. Bir gün Ademle Havva gibi aramıza giren bir isteğin ihtirasına kapılıp mesafeleri çiğnedik. Durduğumuz yerde durmalıydı her şey, sıkıca tutmalıydık, bilirdik elden kaçan bir kelebek bir daha konmazdı yapraklarımıza. Suya atılan bir çöp karışmaz onun ruhuna, su onu bırakıverir bir çakılın kollarına yada bir derenin yatağına. İhtiraslarına yenilen sen ol yada ben olayım artık ne fark eder. O pembe bulutlar dağıldı ya, gri ye boyandı ya gökyüzü, yüreklerimize kapandı ya tüm kapılar, hiçbir şeyin hükmü yok artık yasak kayıp şehirde. Beklenmedik fırtınaların yıkımları daha fazladır, kayıpları da. Nasıl başladığını anlayamadığımız gibi nasıl bittiğini de anlamak zor. Yüreğimizdeki kaynak kurumadı, bundan donakalışımız, arkamızı dönüp de bu yerlerden göçüp kaçamayışımız. Uzağız kendimize, hangi çölün hangi kumluklarındaysak ordayız işte. Korktuğuna uğramış ilk olamayanlardanız. Atıldığımız yerde bekliyorsak güneşi, geçiriyorsak geceyi gri bulutların rahmetine duyduğumuz ümitten. Uzaktan bakıyorsak birbirimize, bizden öte kendimize, korkunun yalamasından yüreklerimizi. Bir yağmur bulutunun altında yıkanıp yeniden kırmızı yapraklı güller büyütebilir miyiz bahçemizde, hala kurumamış o pınarda yüzebilir miyiz yine, arınır mı ihtirasların lekeleri, yoksa izi kalır mı. Altın ateşten korksa altın olamazdı, gümüş böylesi parlayamazdı. Ateşe el uzatamadığımız sürece korkularımız azat etmeyecek bizi. Esaretimiz sürdükçe km.lerden öte uzağız biz, bize. Bizden öte kendimize. An be an yabancılaşmaya başlayan yüreklerimize.
..
Hani gökyüzü vardır…
Hani hep oradadır…
Sadece ara sıra görürüz.
Çünkü bakmak
Ara sıra gelir aklımıza.
Bazen bir yağmur olur,
Ve yıkar bütün benliğimizi.
..
Gül attım gökyüzü düştü
Denizi bir kilime serdim
Üst üste ekledim güzü
Aydede..
Ah, işte orada dur! Onardım da sözü
Taş gibi kavrayıp suları
..
Bence Aşk Bence aşk, solması bir çiçeğin bir güneşin altında,
Bence aşk, savunmasız bir çocuk sokak ortasında,
Bence aşk, bitmez bir hasret şubat soğuklarında,
Bence aşk, masmavi bir gökyüzü bir kadının gözlerinde, Bence aşk, şımartılmış bir deli, olabildiğince azgın,
Bence aşk, bir kum tanesinin ayrılması çölden rüzgarla, Bence aşk, tükenmez bir dileyiş olmayacak rüyaya,
Bence aşk, unutmayış sevgiliyi her ne olursa,
Bence aşk, pırıl pırıl bir gökyüzü fırtınalar ortasında,
..
Yaralı bir kuş gibi gel bana,
Kanatlarında AŞK getir.
Öyle bir sevki dünyada,
Yüce dağları dize getir...
Açayım bağrımı sana,
Gökyüzü olsun revir.
..
Keşke Öpmeseydim
ah keşke dokunmasaydım dudaklarına..böyle kan renginde sevmezdim seni.cennetten çalınan göz uçlarına.. bir kızıl düş gibi dökmezdim seni.ah keşke öpmeseydim soluk soluğa..böyle yasak kollarla sarmazdım seni. melekleri ağlatan dualarına..bir sonu yok günahta yitmezdim seni.ben gökyüzü gibiyim yanlışlarıma..ah keşke dokunsaydın yürek ortama..cehennemin ortasında yanmazdım seni.böyle kül renginde tükettin beni.
..
ağlıyordu gün boyunca gökyüzü
bense sevgini besliyordum
alınganlığı düşerken usuma sevdiğimin
dili mi tutulmuştu kuşların
bu ne sessizliğiydi ağlarken gökyüzü
nedeni neydi içimdeki sıkıntının
yine de mutluyum mutluyum
..
Benim için çok şey degişti,
Tanıdıgım yüzler mesela,
Biri katildi, digeri hırsız,
Biri dostlugumuzu öldürdü, digeri kalbimi çaldı,
Degişmeyen tek şey; gökyüzü,
Ha, öyle ya, yanlışa gitmesin, degişmiş demesinler,
Ya açık, ya da kapalıydı gökyüzü,
..
Düştüğüm yerdeyim hala
Toprak kokar burnuma
G ö k y ü z ü y i n e m a v i
Düştüğüm yerdeyim hala
M e v s i m b a h a r
Yine ayrılık var
Gökyüzü yine mavi...
..
Kızıla çalıyordu batmakta olan güneş.
Gökyüzünde yağmur sonrası,
Dağılmaya başlayan bulut parçalarıyla doluydu.
Yağmur sonrası oluşan küçük su birikintilerin de;
Gökyüzündeki bulutlar şekillendiriyordu.
Güzel bir tablo çizerek gözlerde…
Ve bir adam; gidiyordu çaresizce
..
Yağmurlu bir akşam,
Penceremin önünde yağmurun kışını izliyordum,
Gökyüzü öylesine öfkeli ve hüzünlüydü ki,
Gözyaşları nafile olup şimşek sesleriyle,
Etrafa yüreğindeki ateşi savuruyordu,
Gökyüzünün halini kendime benzettim,
Çünkü; bende gökyüzü gibi öfkeli ve hüzünlüydüm,
..
Günlerdir gökyüzü suskun
Birbirine küsen aşıklar gibi
Her gün beklemekteyim
Sarı saçlı güneşi
..
Seni dusunuyorum sevgili
Gokyuzu kosuyor ustume
Mavi yagiyor sari isiltili
Gokyuzu islak sehvetten
Ben sirilsiklam asktan
Tenim sen kokuyor
Yagmur yagiyor durmaksizin
..
Gökyüzü bahtımdan kara
Yüzümü kara çıkardı hayat
Arabeskten beter ömrüm artık
Lodos ayrılık türküsünde keman çalıyor
Fidanlar her bahar çiçek açıp
Her güz yaprak dökecek
..
Sen geldiğin zaman gökyüzü maviydi
Esen rüzgârınla Anadolu kokuyordun.
Gökyüzü maviydi, mendilin mavi
Ay düşmüştü gözlerine biliyor musun ?
Gözlerin gözlerime değmişti yüreğin yüreğime
Gülüşlerin ruhuma bulaşmıştı
..
BENİM HAYATIMDAKİ DEĞERLER
Buz gibi bir hava
Rüzgar esiyordu
Çınar ağaçları üşüyordu
Güvercinler uçuşuyordu
Martılar kaçıyordu
…
..
Mavi gökyüzü güneş, beyaz yalımlar sarı...
Sarımtırak apak kırıntılar, turkuaz renkli koylar... Ve kırmızı yeşil, sarı beyaz yapraklar...
..
Ne güzel gökyüzü
Mavi kanatlı melekler uçuyor
Tüm güzellikler
Bulutlarla kolkola geçiyor
Kuş sesleri yankılanıyor
Doğa bir başka güzel
..