Anı yaşamalıyız bu uzunluğunu bilmediğimiz dar yolda.O kadar az seçenek var ki aslında bu fani dünyada.Girdiğimiz o karanlık sapaklarda ne çok ışık var gözümdeki perdeyi kaldırdığımda.Baktığım yıldızsız gece de gökyüzü, ben yüz tutmuşum günyüzünü görmeye gecenin asil karanlığını görmek ne haddime.Unutmuşum gerçekten yaşamayı bu sahtelikte, kuklalığın empoze edildiği bu karanlık gezegende sıkışmışım geçmişime.
..
Kadın
Lacivert bir gökyüzü sürmüştü tırnaklarına.
Herkes kadar dalgın bir yüzü taşıyordu ve boynunda beyaz bir sonbahar. Sahibine dargın yalanlardan belki. Belki de sırf belki’ ler yüzünden..Bilmiyorum.
Gözlerim ilk onu seçmişti, kalabalıktı.
..
İnsan mutluluğun nefesini teninde hissedebilir mi? Ben hissediyorum.Söylediğin tek bir kelimenle..Hani sabahları isteksiz isteksiz uyanırsın, hava da kapalıdır.Bulutların ardı arkası kesilmeyen kasvetli bir gökyüzü..Sonra öğlene doğru Güneş utangaç utangaç gülümsemeye başlar, ışığını yayar yeryüzüne..Benim için sen de öylesin..O koca güneş gibi ısıtıyorsun içimi..Ellerimi açtığımda parmaklarıma dokunabiliyorsun.O koca güneş gibi..Aşkını öyle dolu yaşıyorum ki..Sonbahar diye bir mevsim yaşamadım sanki..Ağaçlar hiç yaprak dökmemiş gibi; yemyeşilmiş gibi..Baharı yaşatıyorsun bana.Tüm ihtişamıyla..Başıma gelen en güzel şeysin …Şeysin diyorum çünkü; tarifini henüz bulamadım.Bir durum mu, eylem mi? Anlayamıyorum ki! Bildiğim tek şey mutluluğun nefesini hissediyor olmam… Sayende..
..
Sadece gökyüzü ağlamaz ey sevgili,
Sadece yağmur damlaları düşmez toprağa,
Her düşen damlada,
Yeşerir,canlanır,gelişir bitkiler
Yüreklerin üşüdüğü gibi,
Üşümez ama.
Bir tatlı sözle ısınır yürekler,
..
Kimi gökyüzü gibi,
Kimi okyanus gibi mavi olsun ister.
Kimi gökyüzü gibi sonsuz olsun ister.
Kimi ölü deniz gibi durgun,
Kimi Karadeniz gibi dalgalı olsun ister.
İşte sevgili dilediğin bütün mavilikler yüreğimde,
Uçsuz bucaksız gönül bende,
..
Gökyüzü erişilmezlerin sevgi durağı
Özlemlerin son bulduğu istasyon
Kabusların rüyaya dönüştüğü
Yalnızlıkların son bulduğu
Üzüntülerin, kederlerin
Zifiri karanlıkların aydınlığı
Ümidi olanların yaşama sevinci...
..
Yine bir kitabı kenara koyup başka bir kitaba başlamışsın. Ben gökyüzünün karanlığına bakarken sen yıldız sandıklarının peşine o kadar dalacaksın ki, gözünün önünde duran adamın bütün yıldızları sahici olmayanlar yüzünden kayacak. O yüzden karanlık gelecek gökyüzü.
-Perdeyi aç hisset bugün tüm melekler avucumuzda, hisset bulutlar da biz, umutlarda biz. İkimiz...
..
Sessizliğin en mahrem yerinde ıslık çalıyordu bir bekçi düdüğü.Sokaklar benim gibi yalnız küfsü sevdalarında.köşede minicik bir kedi titriyordu gözlerinde çaresizlik ne çokda bana benziyordu.Çok şey anlatıyordu kaldırımlar bastıkca canhıraş anılar.Sokak lambası serseri bu gece bir yanıp bir sönüyor yüzüme.Gece mi sakin ben mi kestiremedim bir an.Yalnız olan ben mi sokaklar mı.Sevdaya dair bir ıslık çalıyor geceye hapsolmuş ateş böcekleri.Yıldızlar suskun ay saklambaç oynuyor gökyüzü ağladı ağlayacak bu gece.
Sarı saçlı bir oğlan çocuğu mavi mavi bakıyor bana ürkek korkak ama cesurca bakışlarda.Birileri vardı aklımda birileri bende birileri yüreğimde kimlerdi ne istiyorlardı bilmiyorum.Çocuğun korkaklığı ürkekliği benim yalnızlığıma karışıyor.Yorganım oldu şimdi şu ahşap evin bahçesinde açan begonyalar.Yaslanıyorum önce sessiziliğinde kıvrılan geceye ay ışığında bir köşede kimsesiz çocukluğuma.
Mis gibi bir yemek kokusu karışıyor terime içime çekiyorum nefis bir sevgi tadında..Mutluyum diyor uçuyorum havalara kırılıyor yüksek topuğum takılırken kaldırım taşına..Gülümsüyorum gülümsüyorum...
Annemin sesini duyar gibi oluyorum bir ara ismimi haykırıyor boş sokaklara..Ama annem...
..
Söyleyemediklerimi yazmak,
Yazamadıklarımı söylemek isterdim sana.
Ne gökyüzü..
Ne yeryüzü taşırdı
Yazmak ve söylemek istediklerimi.
Gökyüzü kağıt,
Yeryüzü kalem olsaydı,
..
duygularımla oynama sevgili..ben yıkık viran bir yürekle geldim sana..sevgimi kirletme sevgili...çıkmaz sokaklardan yaralı bir yürek ve kanamalı bir hayattan geldim sana...... tutacaksan ellerimi başka el olmasın... bakacak SAN gözlerime önemseyeceksen sözlerimi değer vereceksin kalbime.. dokunmayacaksın başka tenlere.. BAKMAYACAK-SAN BAŞKA GÖZLERE...haydi tut ellerimi.. al bu yüreğimi sakla kendi yüreğinde eğer yoksa gücün buna ben alışığım feleğin her türlü sillesine göğüs germeye...SERSERİ....
kendi yolumu kendim çizdim...ama öyle setler vardıki aşmaya yüreğim buraya kadar yetti...şimdi bir başka yola ne gücüm var...nede o yola gitmeye dayanacak yüreğim..................SERSERİ......
anlar sus...anlar sensiz...anlar kanayan yara...anlar özlem..anlar İstanbul... İstanbul sen kokuyor sevgili....şimdi hangi kollardasın kimlerlesin bilemem...bildiğim tek gerçek acılarını bana Mutluluğunu başkalarıyla yaşadın...yinede eyvallah dedi yüreğim...anlar sus....tu...yürek sus....SERSERİ.
..
ah keşke dokunmasaydım dudaklarına..böyle kan renginde sevmezdim seni.cennetten çalınan göz uçlarına.. bir kızıl düş gibi dökmezdim seni.ah keşke öpmeseydim soluk soluğa..böyle yasak kollarla sarmazdım seni. melekleri ağlatan dualarına..bir sonu yok günahta yitmezdim seni.ben gökyüzü gibiyim yanlışlarıma..ah keşke dokunsaydın yürek ortama..cehennemin ortasında yanmazdım seni.böyle kül renginde tükettin beni.
..
yürüyorum kafam da binlerce düşünce tanımadığım yüzlere bakıp onlardan anlam çıkarıyorum gözler saniyelik selamlarda tanıdı tanıyacak gözlerim bu yüzleri hepsinde aynı maske düşünüyorum ve soruyorum kendime neden kimden saklanıyorlar ki ben bu kadar çıplakken birşeylerden utanmamışken onlar neden utanıyorlar ki yürüyorum bir çocuğun gözlerine tav oluyor gözlerim öyle yalansız öyle masum öyle canlı bakıyor ki git işine çocuk git işine diyorum sıyrıl bu kalabalıktan kurtar kendini kirlenmesin senin ellerin de kararmasın kalbin diğerleri gibi al işte sana veriyorum geleceğimi temiz bir yarın seriyorum ayaklarına gözlerin kadar olmasa da gökyüzü kadar mavi
..
yeryüzü;
tenahi idi...
gökyüzü;
na-mütenahi...
beden;
yeryüzü gibi tenahi...
ruh;
..
Aşınan kayalarda olsa
Ömrümün Kıyısında,
o yerdeki dalgalarda
Sen vardın.
Umarsız yarınlarda
Yarım kalan sevda olsa
..
gidişinle
üzüntüden ağlayınca gökyüzü
yağıyorsa yağmur
sel, tufandır
dönüşünle
sevinçten ağlayınca gökyüzü
yağıyorsa yağmur
..
İnsan mutluluğun nefesini teninde hissedebilir mi? Ben hissediyorum.Söylediğin tek bir kelimenle..Hani sabahları isteksiz isteksiz uyanırsın, hava da kapalıdır.Bulutların ardı arkası kesilmeyen kasvetli bir gökyüzü..Sonra öğlene doğru Güneş utangaç utangaç gülümsemeye başlar, ışığını yayar yeryüzüne..Benim için sen de öylesin..O koca güneş gibi ısıtıyorsun içimi..Ellerimi açtığımda parmaklarıma dokunabiliyorsun.O koca güneş gibi..Aşkını öyle dolu yaşıyorum ki..Sonbahar diye bir mevsim yaşamadım sanki..Ağaçlar hiç yaprak dökmemiş gibi; yemyeşilmiş gibi..Baharı yaşatıyorsun bana.Tüm ihtişamıyla..Başıma gelen en güzel şeysin …Şeysin diyorum çünkü; tarifini henüz bulamadım.Bir durum mu, eylem mi? Anlayamıyorum ki! Bildiğim tek şey mutluluğun nefesini hissediyor olmam… Sayende.
..
Fenerini yakmışsın dolaşırken karanlık bir sokakta
Aydınlığa yer vermiş gibi sanki yüreğin
Tenha bir sokakran geçerken sen usulca
İçinden beni çağırıyor sanki gözlerin
Hiç korktun mu sevmekten bilmem ama
Çiseleyen şu gökyüzü bulutları avuntun senin
İstemem düşse de gözlerime diyorsun ama
..
Akşama doğruydu vakit. Güneş karşı binaların arkasına devriliyordu yavaş yavaş. İçimde bir yağmur baskısıyla gün batımına bakıyordum camdan. Sanki sezinlemiş gibi hüznümü, sanki benimle beni dinlemiş gibi ve beni daha fazla bekletmek istemezmişcesine, pencereme bir çift güvercin kondu. Çevrip ufacık başlarını, bir camdan içeri bana, bir de bakarak birbirlerine nazlı nazlı başladılar konuşmaya. Bir parça ekmek ufalayıp bıraktım camın önüne. Öylece durup bir an seyrettim. Dünyanın bütün renkleri tüylerinde toplanmış, bir bahar gibi ışıl ışıldı kanatları Sonra göz kapaklarım kendiliğinden kapanan bir perde gibi indirdi kirpiklerimi daldı gitti düşlerim İstanbul’a. Şimdi, bu mevsim, yani Nisan’da, baharda yani. Nasıl coşkulu, nasıl cıvıl cıvldır Eminönü’nde onlar. Başınızın üstüne konacak sanırsınız onlar. Öylesine dostturlar ki size, göğsünüzde çırpınıyor sanırsınız. Onlara katılsam da uçsam dersiniz. Hiç yorulmadan bütün denizlerin üstünde. Sonsuza kadar uçsam...
Ben düşlerimi toplayıp yola döktüğüm o anlarda yeniden başladılar onlar homurdanmaya. Sanki bir şeyler diyor, teşekkür ediyor gibi bir edayla. Bir de yosma gibi kırıtmaları, onbeşinde bir arap kızı gibi gerdan kırmaları yok mu? Güvercin olası geliyor insanın. Öpüşe koklaşa devam ediyor bu sevinçli gösteri. Sanki aşk sadece onlara özgü. Sanki dünyaları pırıl pırıl, evleri aşktan yapılmış. Sanki hiç bir yerde bir damla kanama yok gibi. Ne savaş, ne kıyım ne katliam. Sanki gökyüzü ebediyen mavi. Ve bir tek onlar için o uçsuz bucaksız, o çılgın,
o bir kucak bulutun mavi ipek döşeği. Hesapsız bir yaşamak. Yaşamak ve sevmek. Sadece onlar için şu koskoca dünya.
Evet: Gökyüzü ebediyen mavi. Ve deniz ebediyen saten gibi dümdüz bir turkuaz. Birden dağ olmak istiyorsunuz. Başınız en yücelerde, yıldız yağmuru altında ıslanıyor, ayaklarınız denizin dibinde balıklarla dansediyor. Ve insanlar içinize aşk gibi doluyor. Bir ağacın dalları gibi topluyorsunuz onları. Kollarınız beşik oluyor, yüreğiniz döşsek. Orman gibi çoğalıyor, büyüyorsunuz. Akıp tarih oluyorsunuz sonra. Her yanınız kanatılmış. Yaralarınızdan şıp şıp damlayan kanın sesini duyar gibisiniz. Ve insan olmanın zorluğu bin tonluk balyoz gibi iniyor beyninize. Birden anlıyorsunuz ki, vahşet sadece sizin kanınızda. Yani İnsanda. Ve siz aşktan çok uzaksınız...
..
Daha 20 sinde
Bir goncadır memedim
Açılmadan eline düştü
Terör dene illetin
Filistin için
Gözyaşı döken milletin
Umrundamısın
..
Yollar benim için yapılmış olmalı.
Bağrında ayak izlerimi biriktiren kaldırım,
kimsesiz gökyüzü,
ayışığı,
yıldızlar…
Korkarım ki,
..