Bir zamanlar
Saflığın ve doğruluğun diyarında,
Gülüşü dünyalara bedel,
Gözleri sürmeli kara kaşlı bir prenses yaşarmış,
Serveti binlerce akçe civarında;
Sahip olamadığı bir şey varmış ki,
Girdabına çekermiş günlerce onu,
Yüreğini yaralar,yermiş dirhem dirhem içini ki,
Kabuslarla uyanır,başlarmış ağlamaya;
Sabahları kuşların ötüşü ile uyanır,
İnermiş ırmağının kıyısına;
Başlarmış hayaller kurmaya.
Akarken mavi sular yüreğine,
Dinlermiş şırıltıları,tüm dikkatiyle;
Gene birgün ırmak kıyısında,
Oturmuş hayal kuruyormuş ki,
Bir keman sesi işitmiş hatırasında;
Keman ki yaklaştıkça ağlıyor,
Ağıt yakıyormuş sanki sevdiğine.
Ardından bir ses duymuş.
Sevda tınılarını ağzından düşürmeyen,
Titreyen çenesiyle kemanına,
İç veren bir ses;
O gece hiç kabus görmemiş.
Sabah atmış ırmağa kendini.
Artık kemancının yanında;
Yağmurla rüzgarda varmış,
Eşlik eden kemanın tınısına;
Bir an donup kalmışlar boşluğa,
Gördükleri ise kapkara bir yalnızlık;
Öylesine soruvermiş kız,
Adın ne diye oğlana;
Cevapsa çoktan hazır:
'GÖK'...
Ertesi gün kız gene inmiş
O gök mavisi,şarıldayan ırmağa.
Dinlemeye oğlanı,ağlayan tınıları;
Keman öyle ağlıyormuş ki,
Kızın içinde bir gül tomurcuklanıyor,
Kızarıyormuş doğan her güneşte.
Böylece haftalar ayları,aylar yılları kovalamış.
Artık keman öyle ağlıyormuş ki,
Yağmur ve rüzgar eşlik edemez olmuş
Kemanın bahtsız tınısına.
Kızın içindeki umutsa,
Kiraz ağaçları gibi dallanıp budaklanmış,
Çiçeklerle donatmış yapraklarını.
Kızın umutlandığı her gün,
Kalbi biraz daha hızlı atarmış.
Kemanın sızlatan her tınısı,
Kara kaşlı kızın yürek sancısı;
Ha bide unutmadan,
Kızın adı ise 'SU' imiş.
Artık hasretlik duymaya başlamış,
Kemanın ağlayacağı her güne;
Merakta etmiyor değilmiş ya!
Kemanını yüreklendiren delikanlıyı;
Güneşin perdeden sızıp,
Yüzüne buseler kondurduğu gün,
Gözlerinde dost bir ışık birikmiş,
Öyle kocaman olmuş ki,
Açmak zorunda kalmış gözlerini;
'Görüyorum' diye bağırarak koşmuş yine,
Irmakta bekleyen biricik sevdiğine.
Oturmuş taşa ve koyulmuş,
İzlemeye kemanın her telini;
Artık kemanda başlamış,
Mutlu ve hareketli tınıları ağlatmaya;
Takılmış gözleri,
Dalan o mölün bakışlara;
Neden daldığını sorduğunda ise kız,
Başlamış ağlamaya;
Yer,gök,rüzgar,su;
O dalan gözlerden bir yaş düşmüş ki,
Yeri göğü su kaplamış.
Sevenlerden de bir daha haber alınamamış;
VE O IRMAĞIN ADI DA
GÖKSU IRMAĞI OLMUŞ!
Kayıt Tarihi : 12.10.2009 23:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!