bir selamım var
selamımı görmeyen herkese
bir selamım var
selamı vermek isteyen
yaşlısına
gencine
dert yok
olsa bulunacak deva
ya da karnım tok
dert yok sanıyorum galiba
aslında deva çok
dert aranır oldu âdeta
Derviş-i virâne eyledi benimki denilen illet
Son çare, biçâre gönüle derim: Sen sabret
Sebat eyledi bu kahır, aşk-ı meşkane
Gönül ermez oldu, sen düşüncemden firak et
Nefes nefese kalmıştı bu aralar kalbim
Çok yorulmasına rağmen vazgeçmedi
Direnmekten, atmaktan, senli hayaller kurmaktan
Sen üzerine düşünüp seni yazmaktan
Farkında mısın bilmem
Eskidi yağmur damlası, rüzgârda usul usul
Her damlasında bir hırıltıdır, duyulur
Her hırıltının altında rüzgârlı bir sen durur
Her yağmur damlası, gönlüne ilişemeden kurur
Eskidi yağmur damlası, rüzgârda usul usul
Sabrımın inci taşında saklıydın
Kıramadım hiçbir zaman o taşı
Aşamadım sınırı, sen oldugundan dolayı
Sen, hep bana böyle kaskatıydın
Rengi soluktur o kalpsiz taşların
Yürekler, ışıkların rengiyle soldu
Akrep dolu çehreler;
Vicdan pamuğundan dikilmiş,
Gül kokusuyla içe sinmiş
Gökkubbe altına saklanan yalnızlıkları
Birer birer zehirlediler!
Evim rimel simasında belirsin
Şahta inci duran bulutlar gibi
Göklerde seller biriksin
Pulla attığımız posta güvercinleri gibi
Yalnızlığın baharıdır arefesi olan Eylül başları
Hüzün ayrı telden çalar sararmış yapraklarıyla
Çığlıklar daha bir nettir duymayan duyumsuzlara
Sevgiler daha bir kordur ateşiyle ıslanmayanlara
Yalnızlığın baharıdır arefesi olan Eylül başları
Kim ki dünyada imanını dost edinmişse bedeniyle şüheda
Yoksa nefs-i emmaresinde kalmışsa veyl etmiştir kendini alem-i berzahta.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!