geceyi ördü bir mozaik siyah ve beyazla birlikte
ağaç dallarında çocukluğum
o dallardan uzak denizlere başlardı yolculuğum
kaytan bir yelkenli alıp başını giderdi
oysa hep evime gitmek isterdim
-Ferah'a
bitmiyor
özlemek
saçlarına düşen ışıkları
kokun sinmiş gündüzlere yatırmak tutkuları
şu güzel sarışını verin bana
tenine vuran günışığının içime yaydığı sıcağı sunacağım ona
ellerini kollarını öpüşlere boyayacağım
şu sarı kızı verin bana
olmaz mı? o zaman havaları ayıran
ey aşk haydi gel artık
aşk haydi gel
ağırlaşan kalbimi
kuştüyü bulutlara sarda hafiflesin
gözlerim yola bakmaya başlasın
-Burça'ya
bütünüyle seni aramıştım sonuna dek kendimi
çok olmadı aynalara baktıkça açık seçik kendimi göreli
gerçeklere çıktıkça yolumuz
-Filiz'e
öpüşlerimin izini silmene gerek yok tebessümünden
yanakların daha kırmızı aşka düşeli,
bırak gerek yok saklama kendini.
-Burça'ya
ayrılık deyince içi titrer sevenin
kana döner koyulaşır karanlığı gecenin
donakalır bir anı gözlerinde yılan ölülerinin
her karanlık kuytuda girdap girdap aşk aranır
bir çiçek açımı sürer gençliğin sıcak akan kanı
kelebek ömrü:
takınıp gönül çeken kanatlarını
sevgilinin boynuna atılmak sokak ortasında
yaşamak hiç ölmeyecekmiş gibi
en önemlisi buna cidden inanarak
'Muhakkak ki Allah'ın, arşın altında anahtarları şairlerin dilleri olan bir takım hazineleri vardır' Hz. Muhammed
başka bir dünyada gezen günahkarlar
başka bir tanrının dır bu ruhlar
yazın bittiğine hiç bu kadar üzülmedim
güneşin yunus yüzünü hiç bu kadar az görmedim
kızıl saçlarını akkumlar üstünde ezerek yürüyemedim
yazın bittiğine hiç bu kadar üzülmedim
yazlar ne güzel olurdu oysa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!