bir vedanın toynağından düştü mavi gök.
son duasız ölülerden çalınmış
boncuklarla gülüyorum kibirli
yüzüme. lakin, çaresiz bir öfkeyle tuttum yaramı. kırık bir
taşa sustu hallacın acıyan yüzü.
içimde tuzun ve yüzülen bütün
şehvetlerin kuruduğu kadar acıyor
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Kalibresini düşlerin belirlediği
Cephanesi tükenmeyen
En güçlü silahtır dil.!
Akıl potasında mermi üretir durur
Kelimelerle düşünür,sözcüklerle vurur
Bazen sevgiyle ateş eder
Bazen nefretle
Bazende geri teptirir hiddetle
Dil ve silah;
Ne alaka diyeceksiniz belki!
Kelimeler mermi olup,öyle bir gider ki!
Ateş etmiye gör yeter ki.
Kimi sıktıkça ıskalar
Kimisi de tek kelimeyle paralar
Husumetle sıkılan,her daim yaralar
Sevgiyle vurulan
Aşk ve muhabbetle dirilir
Düşmanlıkla vurulan yere serilir
İşte! böyle bir silahtır dil.
Bu silahı,en güzel şekliyle kullanandır şair
Onda; sıkılan her merminin anlamı vardır
Duygu şarjöründeki kelimeler
Şair için edebi itibardır.
Sözcüklerde anlamını bulur
Yerli yerine konur
Ve,adı da şiir olur.
Görüyoruzki sevgili Naci, anladıklarını bize de anlatmış, kendilerine teşekkür edeerim. Ama önemli olan şiiri kendimizin anlaması. Her zaman Naci beyi biz, şiir okurken,bize anlatması için naci beyi yanımızda bulamayız.
I.perde:
gökyüzü attan ya da eşekden düşer gibi düştü.ölülere akıttıkları boncuk gibi sahte gözyaşlarını gördüm.
enel hak diyen hallacı mansurun yüzüyüm şimdi.
O ki Ben allah'ınparçasıyım dediği için derisi yüzülmüştü.
kendi yüzlerini tükettiler onun yüzünü yüzerek..içim acıyor.
II.perde
biz her moku iyi bildiğini sanan ulema..nasıl yeteceğiz kendimize şimdi..ayın şavkan yüzünü kopararak ey siz eksik azizler
III.Perde
onun yüzüyle içim yanıyor..insanlar bu kadar kereste olabilir mi?
IV.Perde
ben Allah'ın parçasıyım dedi diye bir adamın derisi yüzülür mü?cinnet mi geçirdiniz.ağlamakdan yüzüm gözüm ırmağa döndü.bakınız porsuk gibi yalnızız artık.
V.Perde
Ve ben bu ay parçasının altında utançla yaşıyorum.
VI.Perde
Ki sen Hallacı Mansur sen suya bile ağlardın.sen suyun Mercanısın.sana her geldiğimde yüreğim isli bir kandil oluyor..
ki pelikanar ve hayvanlar bile bilirdi ki Allah da biliyor senin ne güzel insan olduğunu..
VII:Perde:
sana bunu yapanların yılan dikenleri olabileceklerini düşünüyorum sana ağlarken.sana bunu yapanlar gecenin rahmine düşen vebalılardır.
VIII:Perde:
sana bunu yapanlar Allah'ın sahte taş parçalarıdır.ki sen Allah'a sevginden ağrılar içindeydin.sana bunu yapan bizler gözü bağlılarız.
IX.Perde:
Ey ölümü yaklaşanlar.Allah sizi Hallacı mansur'un gözünden bakarak sizi görüyor!
Eyy içimizdeki yerliler duyuyormusunuz?
Allah'ın ölüm denizlerinden boğulacağız ona yaptıklarımızdan.
şimdi cehennemi kabullenmek zorundasınız eksik azizler.
X.Perde:
herkes kendi nikine göre bir yol tutturmuş gidiyor ey kahinler.
artık kendinize geliniz.bir kavmin ehli olarak ne hale geldik.
selam kavlini unuttuk.ki onu zulüm ve ölüme dönüştürdük.
XI.Perde:
defne yaprağı(Barış simgesi)
bu migrenli ve ağrılı başları yeniden adam et nolur.
şiirin çözümünü böylece yapmış olduğumu umuyorum.
eyy ahali bu size son kıyağımdır.
Arap Naci
Biz bu şiiri anladık mı? veya kaç kişi anladık?
Önemli olan yekündür.
Sevgi ve saygılarımla.
Size bir anımı anlatayım. Bir gün Ankara'da Seymenler parkında bir arabanın içinde arkadaşlarla oturuyorduk, tahminime göre o civardan birileri rahatsız oldu ki, çevik kuvveti aramış ve bizi çevik kuvvet merkeze götürüyordu. Bir ara bana sordular: ' Sen kimsin?' diye. Ben de:'Devletim' diye yanıt verdim. Polisin biri:Sen nasıl devlet olursun? Devlet biziz' dedi. Ben de:' Ben halkım; halk olmadan, devlet olmaz' dedim. Ve polis apışıp, kaldı. Evet arkadaşlar,Sanat halk içindir. Halkın anlamadığı ucubeler sanat değil, zenaat bile olamaz.
anlıyorum..
@..
Buldu
Türkiye
Bay, 69 2011/10/03 20:49
Bana göre anlaşılmayan, halk için yazılmayan bu ucubeler şiir değil, sadece birer saçmalıktan ibret. Neymiş efendim, şiiri iyi irdelemek gerekmiş, yoksa anlamazmışız. Elbetteki anlamayız. Şiirde metafor yapayım derken, halk tabakasını yok saymak gibi, bir hataya düşmek, şiiri yozlaştırmaktan başka bir şey değil. Kardeşim ben halkım; ben yoksam ülke de yoktur. O zaman sanat da yoktur..
Sevgili şair... yapılan olumsuz eleştirilere... çok fazla takılmayınız... son derece tutarlı ve bir o kadar kıskanılabilirsiniz... başarılar sizi nerede olursanız olun bulacaktır... bunu unutmayın lütfen...
Mehmet Butakın’ın kendi ifadesiyle gerginliğin işareti olan ‘Yaylılar İçin Dörtlü’ adlı şiir kitabı 2006 yılında yayımlandı.
“Yaylılar İçin Dörtlü’de yer alan şiirler daha yüksek sesle söylenebilir tarzda. Şairin dili çözülmüş diyemesek bile sesi daha bir gür çıkıyor. “Sayık Hattatlar Baladı”, “Dağ Kantatı”, “melez kızkuşu” ve “ruhsuzlar için dörtlü” başlıklı şiirler diğer şiirler gibi aynı yere dökülseler de farklı bir akışkanlığa sahip. Uzak zaman ve ırak mekânların çağıltısını yüreğine yüklenmiş bir şairin nasıl bu denli sözcükler arasında sükûneti sağlayabildiğine bir kez daha şaşırdım.” Berat Açıl, Mehmet Butakın’ın ikinci şiir kitabı Yaylılar İçin Dörtlü’yü ele aldığı yazısında, şairin temel kavramlarını “dil, zaman, tarih, ölüm ve aşk” olarak ortaya koyuyor.
(…) O gün, bir yazgının içinden mukaddes nesneler gibi yüzüme kahırla inmiş semavi bir felç. / Tarih diye bir şey yok. Gel ruhumu alma / elimde olmadan inandığım bu mekan bilgisiyle seni nasıl anarım? Tanrım ben bir sıkıntı mıyım? (…) Ben sevdim..
Aldat, bütün dileklerimiz kadar
uzak bir bağışlanma duygusuyla kendini.
Tarihin düşerken süslediği bir çöl haritasında
binlerce kez unuttuğum şeylere izin ver.
Ben senin yalnızca alışkanlığın
ya da göğsünde metal bir yumruyla
uzaklaşan kasvetli kuşkun.
Beni ölüm döngüsüyle karşıla.
Yaylılar İçin Dörtlü / Mehmet Butakın
Avesta Yayınları, Yayın Tarihi: Kasım 2006, 77 sayfa
.....hayran kaldım...muazzam bir birikim ve sadece size dokunmakla kalmıyor...şiiri size içiriyor...sevgilerimle
Bu bir destan: imgeye boğulmuş, Kimsenin anlayamacağı saçmalıklardan ibaret şiirimsi değil de, nesir bir yazı. Allahım şiir ne günlere kaldı. Tümceler boğulmuş, sözcükler giyotinin altına girmiş, idamını bekliyor. Yazıklar olsun Türk şiirşirini bu hale düşüğrenlere ve bizlere de bu ucubeyi şiir diye yutturmaya çalışan Seçici Kurula. Bu şiir dene ucube, benim bütün şiir zevkimi, köreltti. Yok manas Destanıymış, yok falan filanmış. Destan: her ülkenin, mitolojik bir olgusudur.Ben bu şiirde destan havası göremedim. Bağışlayın beni, şiirleşlik de göremedim. Aldığı ödüller beni ilgilendirmiyor.
Günün şiirine puan vermek adedem olmadığından sıfır olan puanımı bu şiire layık göremediğimden, puan vermiyorum..
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta