Gök Çekimi Şiiri - Durmuş Kaya

Durmuş Kaya
198

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Gök Çekimi

MEVLANA`DAN ESİNTİLER:
--

Hele döksen ne alır testiye bir denizi
Azar ancak yine hırsın da kızarmaz benizi
Kanaatkar sedefin karnına incimizi

Seren eller güzel eller Calinus’umuz
İlacı kibrimizin, rehberimiz, usumuz..

Gülümüz bülbüle nazlansa da gök çekimi
Biliriz aşkı o yerlerde mi kalplerdeki mi
Yetişir derdimizin hüznümüzün hekimi

Saran eller güzel eller Calinus’umuz
İlacı kibrimizin, rehberimiz, usumuz..

26.01.2007/yitikozan

Durmuş Kaya
Kayıt Tarihi : 27.1.2007 04:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Derya Davarcı
    Derya Davarcı

    Calinus hakkında bir bilgim yoktu. Şiiriniz okuyunca araştırdım hemen. Bulduklarımdan kısa bir şeyler yazayım istedim...Selamlar...

    CALINUS
    Greklerin ünlü tabibi ve filozofudur. Asıl adı Galenos olup, İslam dünyasında Calinus olarak tanınmıştır. Hipokrat ile birlikte çağının en ünlü hekimi olarak kabul edilmiştir. İnsan anatomisi ve fizyolojisi üzerinde çalışarak deney ve gözlemlerde bulunmuştur. Bir kısmı günümüze kadar ulaşan çok sayıda eser yazmıştır. Eserleri Arapça'ya çevrilmiş olmasından ötürü Müslüman tıp alimlerini etkilemiştir. Risale-i Nur'da sahip bulunduğu yüksek bilgiye atıfta bulunularak tabiatperestlerin iddialarının doğru olabilmesi için her bir zerreye 'Eflatun'un şuurunu, Calinus'un hikmetini' (İşârâtü'l-İ'câz, s. 144) vermek gerektiği belirtilmiştir.


    Galenos'un kendi çağında elde ettiği konumu ve birikimi azımsanmayacak ölçüde olduğu muhakkaktır. Risale-i Nur'da, isminin zikredildiği konu itibariyle büyük bir bilgiye sahip biri olarak kabul gördüğü söylenebilir. Bediüzzaman, kainatta mevcut bulunan mükemmel sanat eserlerinden ve mahlukattan yola çıkarak Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve birliğini ikna edici delillerle ispatlamaktadır. Bir bitkinin, meyvenin veya küçücük bir canlının yaradılışındaki harikalıklar göz önünde bulunurken, yaratma fiilinin Yaratana değil de tabiata verildiği zaman bunun ispatının imkansızlığına çok sayıda örnekler verilmektedir. Bu örneklerden bir tanesi de, tabiatperestlerin iddialarının doğru olabilmesi için her bir zerrenin Eflatun kadar şuur sahibi, Galenos kadar hikmetle donanmış olması gerektiğinin örnek olarak verilmesidir (İşârâtü'l-İ'câz, s. 144). İlkbaharın gelmesiyle yeşeren en basit bir bitki dahi harika bir sanat eseri olarak görülüp, buna itiraz edilmemektedir. Buna rağmen, yaratıcı olarak tabiatın gösterilmesi, bir zerrenin Eflatun'dan daha şuurlu ve Galenos'dan daha yüksek bilgiye sahip bulunduğunun ispat edilmesi gerekir ki, bunu beklemek akıldan istifa etmek demektir.

    Cevap Yaz
  • Derya Davarcı
    Derya Davarcı

    Calinus hakkında bir bilgim yoktu. Şiiriniz okuyunca araştırdım hemen. Bulduklarımdan kısa bir şeyler yazayım istedim...Selamlar...

    CALINUS
    Greklerin ünlü tabibi ve filozofudur. Asıl adı Galenos olup, İslam dünyasında Calinus olarak tanınmıştır. Hipokrat ile birlikte çağının en ünlü hekimi olarak kabul edilmiştir. İnsan anatomisi ve fizyolojisi üzerinde çalışarak deney ve gözlemlerde bulunmuştur. Bir kısmı günümüze kadar ulaşan çok sayıda eser yazmıştır. Eserleri Arapça'ya çevrilmiş olmasından ötürü Müslüman tıp alimlerini etkilemiştir. Risale-i Nur'da sahip bulunduğu yüksek bilgiye atıfta bulunularak tabiatperestlerin iddialarının doğru olabilmesi için her bir zerreye 'Eflatun'un şuurunu, Calinus'un hikmetini' (İşârâtü'l-İ'câz, s. 144) vermek gerektiği belirtilmiştir.


    Galenos'un kendi çağında elde ettiği konumu ve birikimi azımsanmayacak ölçüde olduğu muhakkaktır. Risale-i Nur'da, isminin zikredildiği konu itibariyle büyük bir bilgiye sahip biri olarak kabul gördüğü söylenebilir. Bediüzzaman, kainatta mevcut bulunan mükemmel sanat eserlerinden ve mahlukattan yola çıkarak Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve birliğini ikna edici delillerle ispatlamaktadır. Bir bitkinin, meyvenin veya küçücük bir canlının yaradılışındaki harikalıklar göz önünde bulunurken, yaratma fiilinin Yaratana değil de tabiata verildiği zaman bunun ispatının imkansızlığına çok sayıda örnekler verilmektedir. Bu örneklerden bir tanesi de, tabiatperestlerin iddialarının doğru olabilmesi için her bir zerrenin Eflatun kadar şuur sahibi, Galenos kadar hikmetle donanmış olması gerektiğinin örnek olarak verilmesidir (İşârâtü'l-İ'câz, s. 144). İlkbaharın gelmesiyle yeşeren en basit bir bitki dahi harika bir sanat eseri olarak görülüp, buna itiraz edilmemektedir. Buna rağmen, yaratıcı olarak tabiatın gösterilmesi, bir zerrenin Eflatun'dan daha şuurlu ve Galenos'dan daha yüksek bilgiye sahip bulunduğunun ispat edilmesi gerekir ki, bunu beklemek akıldan istifa etmek demektir.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Durmuş Kaya