Gökyüzüne bakarken
aklıma yine sen düşüyorsun;
mavinin bir yanı aydınlık,
bir yanı senden kalma karanlık.
Rüzgâr yüzüme çarpınca
içimdeki bütün eksikler sıraya giriyor.
Allah, bazen bir kelime bile söylemeden
kula kalbini hatırlatıyor —
o an anlıyorum kaybettiklerimin ağırlığını.
Sen yoksun…
ama adının gölgesi hâlâ omzumda duruyor.
Bazen bir kuşun kanat sesi bile
arkana sakladığın o sessiz gidişi
yeniden önüme bırakıyor.
Akşam ezanı inerken şehre,
turuncu bir hüzün dolaşıyor içimde.
İnsan, en çok o vakit
varlığından çok yokluğunu duyuyor sevdiklerinin.
Ben seni hiç “bugün” gibi özlemedim;
hep “hiç gelmemişsin” gibi,
hep “bir daha gelmeyeceksin” gibi özledim.
Göğe bakınca anlıyorum artık:
özlemek senin yokluğun değil,
içimde büyüyen o sahipsiz geceymiş.
Ve asıl acı olan şu:
Seni mazime gömerken,
kalbim seni hâlâ
geleceğimin en karanlık yerine saklıyor.
Unutmak bir yol değilmiş;
insanın kendi içinden
geçemediği bir kapıymış meğer.
Göğe bakıyorum…
Sen yoksun.
Ama yokluğun,
benim varlığımdan daha yüksek bir ses çıkarıyor.
Ve belki de bu yüzden:
Sen dönmesen bile,
ben her akşam
bir adım daha sana benzeyerek
kayboluyorum.
Kayıt Tarihi : 27.11.2025 18:51:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!