Dünyada elektrik lambaları yok karanlık
Geceleri idare gaz lambası eskide kaldı
Gazyağı damlası yeri aranır bulunmazdı
Hava kararınca yakardık aydınlık sağlardı
Kaç göç şeytan bizden çok uzağa kaçardı,
***
Bölücü ardında uygarlıklar çıkageldi şimdi
..
-bir sal yapıcam kendime...
-sonra deniz.
-denizin sonunda güneş olacak.
-yunuslar göç edecek,küçük bir gösteri yaparak.
-martılar tok karna sevicekler balıkları.
...-doğanın keyfi yerinde bir manzara muazzam.
-bulutlar gökkuşağı için hazırlar.
..
Günahlarinla göc gel yanima
kalbimde ol yüregimde ol beynimde ol birakma beni asla
Senin gecmisin,gecmisindeki hüzünlerin yüregindeki aci birikintilerin ve herdakika aglayan gözlerini unutta gel..
Günahlarinla sevaplarinla gel
Seni ömür boyu sevecegim
hic bir zaman üzmeyecegim
son lokmami bile seninle bölüsecegim
..
İnsanlar kısa yoldan para kazanmak ister
Helala harama bakmadan hırs peşinde
Uyuşturumu satacan sat yolsuzlukmu yapacan yap
Geride bıraktıklarını ne halde olduklarına bir bak
Üç günlük dünyanı hader et arkana bakma
Ama kazandım derken hep kaybedeceksin
..
her akşam yattığımda başım yastıkla o muhteşem buluşmasını tamamladığında düşünceler diyarına göç eder ruhum
bedenimde boş durmaz tabii
pencereyi açar
rüzgarı odama misafir eder
gerçi berbat bie ev sahibiyimdir
odamı paylaşırım ama ne kahve içirdim ne de bir yemek getirdim önüne
zaten yıldızlara beni çekiştiriyormuş
..
Barış
göç mevsimi
hüzne tek koro
sıvalı sırtın itici gücü
bıçak kesiği yüzümüzde
..
Yandıkça çoğalıyor külleri aşkın,
Sanki çocuk kalbi;
Saf, temiz ama alıngan
Gittikçe çoğalıyor hezeyanları aşkın
Bil-ki bitiriyor beni,akılsız hasretin
Sürdükçe çoğalıyor sessizliği; Netameli bir bekleyiş
Sanırsın Ahçik; öyle yaralı ama kararlı
..
öperim en güzel yalnızlığı alnından
unuturum bu şehir
ellerin olur senin
zifiri kara sokaklardan,gece öncesi maviye
döner akşamlar,
sonra denizi iyi öğrenirim
..
Gündüzler ihanet bana
Gecelerin adamıyım
Kadınlar bayat bana
Gariplerin vatanıyım
Zorunlu göç benimkisi
Gündüz değil gece sevgisi
..
Her yanım çöl olmuş
Leylasız Mecnuna dönmüşüm
Hırsız kapıyı çalmaz derler
Benimkini çalar, sanırsın ki ölmüşüm.
Dost dedikçe, sevda dedikçe
..
Gidiyorum
Kayıyorum altınızdan
Haberiniz yok
Ben gidince
Neye tutunacaksınız
Nasıl doyacaksınız?
Dağlar birer taş yığını
..
...
Belli ki bir derdin var-yoksa
Bu kadar uzun sürmezdi uykuların
Savaş açmazdın aynalara
Çünkü sen savaşlardan korkardın
Hücrelerin en cesur askerlerindi
Ne çare ki onlar girmiş bu savaşa
..
S eni sever deli gönlüm,..........S ızım dinmez yaram derin
E y sultanım iki gözüm,............E lemlere derman sensin
V arım yokum sensin özüm,....V ar mı başka çarem benim
İ şte işim bir tek sevgim,..........E kmek, soğan ufak dilim
Y a kabul et! budur sözüm,......C evabın ver çabuk derim
O lmaz dersen sonum hüzün,..E l yurduna göç ederim
R üyalarda seni gördüm,.........G ül-şen bağın gülü derim
..
Bir gece vaktiydi
Anisen seni hissettiğim an
Kim bilir sen kaç uykularda uyuklarken
Ben senin adını anmaktaydım.
Gurbet kuşları vardır bilirmisin
Bir yerden bir başka yere göç ederken
Hep arkada bıraktıkları anıları vardır.
..
Ölebilmeyi bilmek isterdim
Öle/bilmek..
Göç etmek
Silinmek unutulmak,yaşayamamak
Asla,bir daha! ...
Kolay ne ise o herşey
Kimin elinde bilmem ama bu ipler
..
Sen karayı bilirsin
Kapkarayı da
Hani silinmez vadilerde
Hani dereler akar
Doğa tılsımı
Göç urbaları...
..
Bedenim sessiz
Çığlık atan ruhuma rağmen.
Hıçkıramıyorum
Ağlamak isteyen ruhuma rağmen.
Daralıyorum
Göklerde uçan ruhuma rağmen.
Vazgeçemiyorum
..
Boşlukta yüzün
İçimde bir göç var
Dualar etmelisin
Takvimler hüzün
Gün batımına doğru
Akıyor kırlangıçlar
..
Ve birden aklıma geliyor bir çocuğun masumiyeti gibi bakan o bağışlanması güç olmayan şehvetle aşk damarlarımı kabartan gözlerin. Aklıma düşüyorsun birden dar ağacına asılmış bir suçlunun altından zamansız ve büyük bir gürültü ile kayan tabure gibi, Ölümü bekleyen fakat henüz erken olduğunu düşünen suçlunun masumiyetini anlamaya çalışan sinsi rüzgar gibi.Denizin üstündeki o asi dalgaların kıyıya şevkle savurduğu serin mavi sular oluyorum birden ilk o sularda öpmüştün beni. ve sen diyorum sessizce ama içimde isyanlar kopuyor ’Şeyh Sait isyanı da’ kim oluyor biraz daha bastırılmasa ’sen, ben, O’ arasında üçüncü dünya savaşı başlayacak sanki.
Bazen affediyorum seni, sırf o martıların hatırına affetmeyecek gibi oluyorum da birden kabarıyor deniz, ceketimden tuttuğu gibi fırlatıyor beni hayallerimin en dibine, işte o zaman nazı çekilmez bir çocuk gibi oluyorum, bana da hak vermek lazım almasalardı seni elimden diyorum almasalardı böyle hoyrat bir yalnızlığa yelken açar olmazdı kollarım ve gökyüzünde beliriyor birden suretin bak sevgilim o bedenleri küçücük Kolibri kuşları göç ediyor sıcak iklimlere, sende gel sevgilim gittiğin o yabancı ellerden zarar gelmez benden sana bilirsin öyle severdin ya beni iyi niyetli sevgilim diye. Gel hadi sessizce büyük bir gürültü yaparak gel.
Gözlerim desen evet gözlerim ülke sınırları içinde en uzun nehir olan Kızıl Irmak’a taş çıkaracak cinsten ağlıyor uzunluğu binlerce dünyayı kaplıyor sanki. Sen gittin ya gidişinden beri tutturmuşum bir yalnızlık parçaları yokluğunu da avutamıyorlar ha avutabilseler gam yemeyeceğim hani. Neyse sevgilim nerede kalmıştık?
Gözlerinde demi ah nasıl da unuturum o masumiyeti simgeleyen dalından koparılmış taptaze iki çift zeytin sanki. Gittiğin beri böyle saçmalıyorum işte sevgili bazen gel diye yakınıyorum bazen kal gittiğin yerlerde diye bakma işte bana. ah şu yalnızlık var ya insana neler yaptıracağını bilemiyor işte.
..