Başkalarından aldım haberini
Artık sevmeyecekmişsin beni
Bir çocuk hıçkırdı yüreğimde
Bir adam boğuldu ciğerimde
Bir kadın,
Tenimden sessiz ve acımasız
Kalktı ve göç eyledi
..
Ruhumun kadınları bir bir ölüyor
Gökyüzü apansız karanlığa gömülüyor
Sular ağlıyor içimde, rüzgâr ağlıyor
Yüreğimden damla damla kan süzülüyor
Efkâr vakti bu an, ey gönlüm efkâr
Çığlık çığlık ve cam kırığı sancılar
..
BİR BEN
ben beni bilirim de
bilmediğim benler var,
habersiz göç ederim.
bedenimde kimler var,
yıllar oldu yoldaşsız
..
Bir hüzün şelalesi gibi burda Akşamlar
Gülüşler acımtırak bakışlar hüzün tığı
Günler azap kuyusu şafağı bürür gamlar
Yol, insan aşuresi; cadde, ateş ırmağı
Zaman bir muammadır ilkle son arasında
Islak göç ağıtları mühürler ayrılığı
..
Adı;
Bin yıllık bir bekleyişin ardına taktığı rüzgar, benim adım motifsiz bir kelebeğin kanatlarındaki ruhsuz aşk.Bir sabah daha uyandığım, yanı başım da aşk, benimse sırtım dönük. Uyuşuk beden uyan artık ben geldim.Merhaba ruhum.Gecedir yürek derdi kelebek.Bakışları donuk, yüreği ayaz.Belki de; son bir sesleniş ayaklardan yüreğe, koş git ona, ben götürürüm seni diyor zaman.Bir atmacanın gözlerin de sevi, ruhunu yitirmiş bir dokunuşun ardındaki neden ne ola ki?
Zaman;
Bir donmuş serçenin gözyaşları arasın da gördüğümsün sen.İnildiyor yıldızlar, tam yüz bin yıldız, tam yüz bin yapayalnız gururlu, ihtişamlı ve özgür yıldız.Stara’yı biliyor musun sen? Götürür müsün beni de yanın da ona? Sabahtır gece gözlerim de sabahtır, sabahtır, sabahtır.Ulysses evine dönüyor galiba kurtuldu denizin hanımından. Sevgiyle kal sevgiyle minik serçe.Çığlık çığla telefon bak şuna artık. Bin küsür yıllık yüz bin yıldız, yüz bin yalnız ruh demektir, yalnız,yalnız,yalnız.Zamansın sen ey ölümcül kelebek, zaman. Al kanatlarına bedenimi. Motifin olacağım senin.Sessiz, şekilsiz bir garip ben.
Ölümün;
Bir başka gün işte, yine kırlangıç yuvalarına tırmanıyorum. Bir ip bağladım bulut uçuruyorum bedenimden yüreklere.Bir sis aralıyor ruhumu, yorgun, avare ve hınç dolu. Dışarısı ayaz, buz rengi duman gene tepelerden aşağı taaa ruhuma dek saplanıyor. Bir iblis içim de kandırma telaşın da ruhumu. Son seslerini dinleme çabasındayken ben yaşamın müziğinin. Elveda deme telaşında gözlerim bu şehre, bu dünya ya, bu zamana. Elveda zaman denen tamahkar elveda. Bir denizin daveti gözlerim de buz rengi bazen nefti gri. Geliyorum serçeler sustu yine bir ruh daha göç etti desene. Geliyorum.
..
Viraneye dönmüş dedem otağı,
Yıkılmış bahçesi sönmüş ocağı.
Baktıkça erittim yürreğim yağı,
Baykuşlara mesken vah benim köyüm.
Eğilmiş bacalar sanarsın küsmüş,
Hogalı yıkılmış merteği çökmüş,
..
Bin dokuz yüz atmış yılının mayıs ayında köyden ilçeye göç etmiştik. İlçemiz, Gölpazarı, köyümüz Çengeller’ e göre oldukça büyük ve kalabalıktı. Her taraf yabancı insanlarla doluydu. Köyün verdiği ürkeklikle dolaşırken, şehir çocukları beni döver elimde ne varsa alırlardı. O yüzden ilçeyi sevmez ilk fırsatta köyüme giderdim. İlkokul beşinci sınıfı ilçede Gazi Mihal İlkokulu’ unda okudum. Zaten başka okul da yoktu. Yanıbaşında da Gölpazarı Orta Okulu vardı.
Dedim ya ilk fırsatta köyüme giderdim. Kara kütük’te Cimbek’in kahvesini Ayvaz Mehmet çalıştırırdı. Köyümüzün insanları büyük küçük burada daha çok vakit geçirirlerdi. Biz çocuklarda bir kenara oturur onların konuşmalarını dinlerdik. Ben ilçeden köye her gelişimde kahvenin bir kenarına otururdum. Amcaların ve dayıların konuşmalarını sessizce dinler ve bir anlam veremezdim.
- Bu çocuk okuyacakmış.
- Kim, bu mu? Hadi canım sende.
..
Değiştim artık güneşin batışı gibi
Her rastladığımda bir ağlamaklı yüze
Değişir oldum yüreğimden akar gibi
Ne kaldıki şu dünyada tekdüze
Birbir değişmezmi herşeyin yeri
Kimi göç eder, kimi terk eder
..
onlarca yıldız topladın gökyüzünden benim için
ama birisini bile koyamadın yerine…
aşkı eskittikçe değil
aşk ile eskidikçe büyüdük…
aşk
Kavmim göç eyledi
..
İşgal altında artık bedenim, kendi içimde mülteci gibiyim..
Ekmeğe hasret, sevgiye hasret, aşka hasretim..
Gel sevgili kurtar işgalcilerden bedenimi, hükmünü sür yüreğimde..
Gel;
Tehcirciler göç etti,
..
Gözlerinin rengi çok önemli değil, sevgi dolu bakmadıktan kere... Ellerinin sıcaklığı desen yine öyle, tutmadıktan sonra... Güzelliğin ise hiç önemli değil, göz görmedikten sonra... Anlayacağın o ki, aldırış etme böyle olduğuma; ara sıra şiir bulutları tepede dolaşır ve kaçamam bende yağarım. Bir ses fısıldar kulağıma duyduğumla eserim. Bazen de sessizleşir demir atarım bir limana ve beklerim rüzgârları...
Kuşlar göç eder
İnsanlar da
Ve mevsimler
Ya yürek nereye göçmeli
İstemediği bir bedenin esiriyse
..
Bir insan kendi içindeki yalnızlığa yenilince
Önce hayattın manasını yitirir,
Sonra düşleri kaybolup gider..
Umutları kalır sadece geriye
Sonra biri çıkar, umut verir yine,
Ve gelir kalbine yerleşir.. yurt edinir,
..
Şeryat bağında gezindim durdum
Gül dalında ütüşen bülbüller gördüm
Hakkı aradaım hakikat bağında buldum
Gülü bağda bağbanı gülde gördüm
Ehli imanı olmayan sahipsiz gibidir
İnancı olmayanı hiç olmuş gördüm
..
Aman annem ne ister benden
saklar beni esen yelden
Sevgisi bir ömre bedel
şimdi o cenette gezer
Aman şimdi nerde anam nerde babam
öksüz kaldım bu dünyada
göçmen kuşlarda ki gibi
göç ettiler bu dünyadan
Ana gibi yar bulunmaz
Düşse bakan evlat olmaz
Birde malı olmaz ise
mezarında taşı olmaz
Aman şimdi nerde anam nerde babam
öksüz kaldım bu dünyada
göçmen kuşlarda ki gibi
göç ettiler bu dünyadan
Aman babam ne ister benden
okşar beni en derinden
koklar beni bir gül gibi
boynu bükük ağlar iken
..
Yıl 1930,
Kara yağız bir çocuk geldi dünyaya,
Anası Gül senem den, Eleşkirt de,
Göç göç oldu dedem Yahya,
Büyüdü babam Mehmet, Muş Taşoluk köyünde,
En büyük çocuklarıydı Dedem ile Nenemin,
İlk sütünü o emdi anası Gül senemin,
..
Kaderi yazılıymış önceden her insanın,
Ve yakından bakılınca görünürdü,
alından gözlerin derinliklerine yansıyan göç hazırlığı.
Bu yüzden mi öpüşünce kapatılır gözler bilinmez ama,
Öpmedikten,
O yüzü bir daha görmedikten sonra;
..
GELDE ÖZLEME
Ne beklersin ey dostum yalan dünyadan
Çevirme kalbini yüce mevlamdan
Bir dostumda göç eylemiş dünyadan
Eciyeste mehtabı gelde özleme
..
Gün olur
Bir rüzgar hıçkırır tenhada
Bir bulut göç eder gözlerinden kurak topraklara.
Bir bebek ağlar gözbebeğinde
Gözlerindeki iki damla yaşta
ikimiz adına
Yüreğim ağlar
..
Ruhumun Yalnızlığı
Bir bomba düşüyor duygularıma, şarapnel parçalarını topluyorum yüreğimden. Ortalık kan revan, mahşeri yaşıyor zaman. Bütün vücudu yanan insanın acısını yaşıyorum…
Ruhumu demir parmaklıklar ardına kapadım. Bedenim boş ranza üzerinde sessizce yatarken. Söndürülemeyen bir ateş yığını üzerinde, yüreğim özgürlük şarkıları söylüyor…
Zamanı durdurmaya çalışıyorum… Gözümden akan yaşlar ruhumun ateşini söndürmeye yetmiyor. Karlı bir gecede yaşarken, sabah ayazında esen rüzgâr yüreğimi üşütüyor… Gözümden akan damlarlın gölgesinde ıslanıyorum… Yaşadıklarım aklıma geldikçe kendi kendimin infazını veriyorum…
Gene mi göç başladı… Hadi bedenim yükle umutlarını yalnızlık kervanına. Kapat gözlerini giden yüreğinin ardından, sakladığın ay ışığı gecelerine dön…
..
Çık kapıda bacada dur
Kokunu bana rüzgar getirsin
Bir ara arada sırada sor
Sesini bana teller getirsin
Gözünden akmasın yaşlar
..