Çok bir şey istemiyorum aslında.
Bütün mutsuzluklarımı toz haline getirmek,
Zamandan yapılma kağıda sarmak,
Bir kereden bir şey olmaz diyerek
Gülüşlerimle çakmak gibi bir ucunu yakmak,
Diğer ucundan, son kez, öldürmesine izin vermek,
Sessizce yok olup gidiyorum..
Sessizce dediğime bakmayın,
Kahkahalarımın arkasına gizliyorum sessizliğimi.
İyiyim diyerek ölüyorum.
İyi olduğuma inandırarak tutuyorum nefesimi.
Gökkuşağı çıkartıyorum, gözlerime bulutlar çöktüğünde;
Dizelerimde bulamazsan beni;
Ne beni yor ne kendini.
..
Hissetmeden okuyorsan bir şiiri;
Sevmeden sevişebilir,
Duymadan dinleyebilir,
Şimdi olsa
Özlemedin mi diye sormazdım
Bilirdim özlemese bile özleyeceğini.
Sevmedin mi diye sormazdım
Bilirdim sevmese mutlu etmeyeceğini.
Dön demezdim
Ben sizi sevmedim bayım, yanlış anlamayın.
Ben sizi sevmek istedim.
Bana hiç yalan söylemediniz, söyleyebilirdiniz;
İnanırdım..
Ben söyleyemediklerinize inanmak istedim...
Benim aradığım da siz değildiniz, yanılmayın;
Yaralarını göster bana adam;
Sarmaya çalışmam.
Bilirim dutun lekesini bile
Yaprağından başkasının çıkaramayacağını.
Ama yaralarına göre gelirim sana;
Ne kadar derinse o kadar narin,
Güzel çiçeklerle çıkmıştım yola;
Bir bir döküldüler her adım attığımda.
Tekrar açacaktı çiçekleri;
Yolun sonunda, suya koyduğumda.
Ama
Gülmeyi unutursak diye;
Gülüşlerini doldur bavula.
Belki lazım olur diye;
Fazladan papatya yaprağı koy cüzdanına.
Şarkılar ağlarsa diye;
İstek parça çaldıralım radyoda.
özgür ve özgün kuralsız barajın kanalları gibi değil dağların ırmakları şelaleleri gibi...