Gitmek ve Ülser Sizde Genetik

Rüzgarının garına geldim, eslerinle viran bir şehre gidecektim.
-Hadi git dedi içleniş.Oturup kendimle demlendim. Erozyona uğramış umutlarımın taş bağrında bağrı yanık bir türkü beni toparladı.

Dağlar üst benime düşüyor. Yalnızlık düş olmaktan çıkıp düşman oluyor kalışlarına.
-Git diyorum sana. Her gitmenin ırkında soylu bir tükeniş var.
Git diyorum, gitmek sizde kalıtımsal. Mide ülseri, gitmek sizde kalıtımsal, geç öğrendim.
Kapılardan kapılara, kaderden kaderlere, gitmelerden gitmelere kör oluyorum.
-Senli olan hiçbir şeyi görmemek üzere anda gidiyorum; ama kalp gözüm sana açıkken münkir bir haizi oluyorum.
-Bana verdiğin ne varsa, varsıl bir yara olarak arttı. Yokluğunun faiziyle
topladım kendimi.Hesabımda bir ömür umut, bitmez kavuşmalar.Zenginim yalnız sana…
- Birini bekleyerek yaşamanın tanımsız, anlatılmaz duygusunda durulanan anları yaşamak da güzelmiş. Biraz daha gelme, biraz daha kal en uzaklarında.
-Seni sonsuzluğa gömmek için kazılar yapıyorum. Babil’in asmalarında seni buluyor çivi yazım. Yazgımı silemiyor Haçlı ordusu. Sen Diclemdin, Ben asil Fırat. Mezopotamya da ele ele dökülüşümüzü unutmadı kader. Ben senin aşkının Selahattini Eyubbi’si… Hiç yenilmedim senden başka, güzellerin savaşında.
-Şimdi yenik, bir o kadar da yaralıyım…
-Düşman güzellerin kılıçları ruhuma kadar batırılmış, kanıyorum.
-Yetim kırlangıçların gagasında getirdiği gelinciğin beyazlarında karalarımı bağlayamıyor kader.

-Hadi git…
Gitmekle gelmenin döllenmesinde umudun oğlu aşk orduna katılacaktır bir gün.Bahtında kılıcını batıracaktır,özlemlerine.
Harf harfine ölümsüz kalışlar ekleyecektir ahlarım.Alın yazıma yazılan adını bir güzel gelecektir. Ya seni silecek, ya beni silecek, ya kendini, ya da yeniden gitmeleri…

Adresler meftun,yalnızlığın baki, aşka aklanışın sani, ruhuma sızışın evveli, özleyişim ezeli, tutuluşumun ebedi,gönül sözlerin edebi olarak kalıyor.

-Kendi yüreğine eklediğin baki kırıkların durusunda akıver masuniyetlerime.
- “ mutluluk senin göbek taşına yazılı değil ”
- Git durmalara… Sisli havalarda ulur hazlarına ikinci el bir kurt. Taşkın hazlarının ırmağında sen de akarsın bir geceye. Gece ile hece arasında senin de heveslerin okunur bir gün

-Hadi git, başkaları da gitmek dersi verir belki.
Adınla başlayıp adınla süslediğim ruh sergisinde sözsüz yazılar da yazacağım. Adını unutsam,aşkını da unutacağım; ama nevrotik sanrılara dahil edilmedim henüz.
-
-Seni silemediğim cümleler kadar yalnız kalmak istedim; fakat bir güzel gördüm hecelerine kadar, ahlarına kadar sana benziyordu. Sıralı bir cümle gibi derdimle, seni unutamayışım ortak öğe olarak paraladı beni.

Durma karanlıklarımda, durma hatıralarıma..
Git sadece…Diyebilmeye alıştırmalar yapıyorum sayfa sen ile son arasında …

-Hayat boyu akan yaramın sensizlik sahilinde yüzmek için zayıflayıp bikinisiyle gelen aşk arzulu güzelin öpücük ödevini yapmak zorunda bırakma beni.
- Ben de öpücük ustasıyım unutma, bana ustalığımı unutturacak kadar uzak kalma.
Gidişin yerine bütün lanetler bent olsun göz yaşlarının Gölecine. Lanetlenmiş güzeller kentinden beni de kovsun ihanet barbarları.
- Beyaz Türklerin yaşadığı gecelik mezelikler gibi tadına ad olmadı hayalim. Asil bir özlemin asi’siyim akıyorum Akdeniz’ine …
- Asi, asil, artist, bir o kadar da romantik …
Bırak göz pınarların dökülsün yara denizime. Biraz daha ıslansın vicdanım. Biraz daha midenin ülseri yükselsin,biraz daha gitmelerin acısın. Dedim ya, siz de gitmeler ve ülser genetik…