Gidiyorum, bu şehirden Buruk bir tebessüm bırakıp ardımda... Yaşanmamış günlerin vadiyle geçen Bunca ayrılıktan sonra; Daha ne yapabilirim ki sevgilim. Bu şehrin umuda açılan Hangi bakır kokulu kapısından İçeri adım attımsa... Hep aynı yalnızlıkla Yalın yürek kaldım Kireç yüzlü odaların ortasında; Ortasında betonarme vitrinlerin... Gidiyorum, gündüzleri terkedip; Açılan o bildik gecelere Ve ruhumun varoşlarına Ve solan isyan çiceklerine... Gidiyorum, bir akşam hüznüyle Mazimde bir yığın arabesk bırakıp... Gidiyorum bir Leyla hasretiyle. Hayır mecnun değilim. Değilim diye de bir kaygım yok. Bekledim, günlerce yıldızlara bakıp; Yelkovan sayıp geceler boyu... Bir çığlık için aylarca susarak. Bekledim ati kıyılarında, Denizin sadece sanal olduğu bu şehirde. İstisnalara istisna katıp geceler boyu zamansızlığın Tarif edilemez sıkıntısını hissedip ense çukurlarmda Bekledim. Gördüm Beklenenlerin sahiden gelmediğini Gelmediğini bekletenlerin... Sana Aslı dedim diye, Kereme lanet edildi. Varoş sofalarında el bağlayan Gözü yaşlı anneler tarafından. Ve kimse anlamadı Bazı aşkların neden devasız yaralar bıraktığını Bazı yalın yüreklerde... Aşkın isyana dönüşmesini beklemekten, Başka çaresi olmayan kızlar dahi anlayamadı Varoş feryatlarına gömülen ergen ölülerini. Postmodern görünmeye çalışan liseli çocuklar da Çözemedi hayatın gerçekten bir muamma olduğunu Bazı aşklar gelip kapıya dayanınca... Gidiyorum, bir gri gökyüzü usancıyla Daha çok mavi kapabilmek için hayattan. Kurgulanmış bu senaryodan çıkıp gidiyorum. Yusufu kurtaran bezirganların elini öpmeye... Leyla deyip göğüs açan Mecnunu vurmaya kakülünden... Aşk aşkına dağa gürz çalan Ferhadı uyarmaya gidiyorum. Dağlar çetin ve uzun Ferhadım Şirin öte yamaçtan ayrılalı asırlar oldu Artık destanların zamanı değil. Kerem kardeşimi gitmesem de olur. Biliyorum ki yine dinlemiyecek beni Yine Garibim namıma Kerem diyorlar Deyip duracak... Gidiyorum Şehrin muhtelif yerlerine Ayaklarımdan remizler bırakıp, İzler bırakıp bazı katı kalplere, Yol kenarlarına çakılan bilboardlara Gidiyorum Yol üstü mahzenlerine aldırmadan Görünmeden gece bekçilerine Ve onikiden sonra da yanan bekarevleri lambalarına Gündüze bir yığın aşk kırıntısı bırakıp gidiyorum. Gidiyorum senin için aldığım gül kurularını İlk rüzgara savuracağım Kent ışıklarından uzakta Ve biten bir aşkın onulmaz yaralarıyla.. Hoşçakal aşkımın solan gülü Hoşçakal sevgili hoşçakal. Gidiyorum,kovuluyorum 27-03-1998 Yenimahalle
Seferi ŞulanKayıt Tarihi : 7.3.2012 16:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!