Herkesin herşeyi hiçliği olmak üzereydi,
Kırmızı etekli kız çocukları
İşbaşı yapmıştı umutsuzlukta
Bıyıkları yeni terleyen oğlanlar
"erkekler ağlamaz" cümlesiyle yüzleşeli epey olmuştu. Mektuplar yola çıkalı sevgili yarini terk etmişti çoktan. Köyden kente göç, kentten köye göçe ikame etmişti.
Susuzluk açlık artık inletmiyordu,
Duygusuzluk ve vicdansızlıkla sevgiye aç kalip, sevgiliye susuyorduk..
könül ayrılmayır öz baharından,
söhbet baharından söz baharından
deyirem vetenin birce qış günü
yaxşıdır qürbetin yüz baharından.
Devamını Oku
söhbet baharından söz baharından
deyirem vetenin birce qış günü
yaxşıdır qürbetin yüz baharından.
Bu şiir, bir yandan toplumsal hafızayı, bir yandan da kişisel bir aşkın dokusunu aynı metinde örüyor. Okurken, kırmızı etekli kız çocuklarından bıyığı terleyen oğlanlara, göç yollarından çatlak aynalara kadar uzanan bir manzara içinde dolaşıyormuş gibi hissettim. Her görüntü, yalnızca bir betimleme değil; ardında koca bir hikâye, yarım kalmış bir umut taşıyor.
En çok hoşuma giden şey, “duygusuzluk ve vicdansızlıkla sevgiye aç kalıp sevgiliye susamak” cümlesi oldu. O kadar güncel, o kadar tanıdık bir hâli var ki… Bu satır, hem bireysel hem toplumsal bir yaraya aynı anda dokunuyor.
Senin “sen” dediğin kişi, şiirin ortasında bir anda çıkageliyor. Onun gelişiyle birlikte hem şairler sevdadan söz açıyor hem de yeşilin rengi, ayın benzi soluyor. Bu “sen”, sıradan bir sevgili değil; sanki umudun ve güzelliğin cisimleşmiş hâli. Ama şiir, onun varlığını romantize etmekten çok, “gitmemesi” gerektiğini vurguluyor. Finaldeki “Gelmişken kal / Kalmışken sev / Sevmişken gitme” çağrısı, sade ama çok güçlü bir duygu bırakıyor.
Bana göre bu şiir, hem toplumsal yorgunluk hem de bireysel sevda kırılganlığını aynı anda taşıyan, duygusu yoğun bir metin. Okuyanın içinde hem geçmişten hem bugünden izler bırakıyor. Kaleminiz daim olsun.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta