Zerdaliler soluyor.
Bir yazın daha ardından el sallayarak
Ve unutturarak yağmur yerdeki ayak izlerini,
İçime yaslandı kasvetin.
Tren kaçtı denilemez belki ama
Son düdük çaldı uzun uzun.
Kış kapımızı zorluyor.
Demek artık ıslak bankalara oturacağız.
Demek artık seyrek görüşüp,
Merhabaları alnından vuracağız.
Yazık..!
Gidiyorsun.
Tüm delilleri yok ettiğini düşünüp ardına bakmadan gidiyorsun.
Git..!
Nereye gidersen git.
Ne kadar uzağa gidersen git.
Yüreğimin kapısında parmak izlerin duruyor.
Bu cinayetin faili sensin,
Bir aşkı öldürdün sen.
Ne kadar uzağa gidersen git.
Şimdi bir anne başı kadar yorgun yüreğim.
Az kaldım,
Yarım kaldım,
Sahipsiz kaldım yokluğunda sevgilim.
Ne vakit bir sigara yaksam.
Ne vakit bir çocuğun gözlerine takılsa gözlerim,
Ne vakit bir bulut geçse üzerimden,
Ne vakit ezan okunsa tamda bir günahın pençesindeyken.
Ne kadar uzağa gidersen git.
Yanı başımdasın yokluğunla.
Yokluğunla yok ediyorsun beni.
Yüreğim, şarapnel parçaları gibi
Patlayıp, parçalanıp, dağılıyor her bir yana.
Yüreğimin her bir parçasının üzerine basa basa gidiyorsun
Ne kadar uzağa gidersen git.
Başaramıyorsun içimden sonsuza kadar gitmeyi bak.
Seninde başaramadığın şeyler var bu hayatta.
Sevgilim..!
Her akşam üzerime bir avuç toprak gibi örtülüyor.
Her sabah ihanetinde asıyorum yüreğimi.
Başaramadığın tek şeyin hayalini kuruyorum.
Benim olmanı..!
Eşim olmanı..!
Kayıt Tarihi : 1.5.2018 23:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!