GİT, sürgün düştü sözüme, konuşamıyorum
ayrılık çaldı kapını,sakın bakma
bakıp da kanatma sana akan yaşlarımı
ırmaklar içiripnehirler çoğaltma gözbebeğime
YIRT, yırt bütün şefkat damarlarımı Pençe-i Şir'e düşür bütün aldanışla
GEL, gel dediğin vakit kurmuştum Sırat-ı Müstakim'i ben kollarına git şimdi, mahşerimin ateşine dokunma...
TER, ter, Bezm-i Elest'in sıcaklığına müptela
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bir su sesi düşürdün kıyısına kalabalık şehrin;
Esrarengiz düşler bıraktın ki bu yollardan;
Sen misin diye soran, diye yoran aklımı...
Sen misin gittiğinde acısı devşirme yüreğinin;
Yüreğinin gölgesine kıvılan!
EDEM! SENİN İÇİN...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta