Siyaset ‘öcü’ ise ona bulananlar da ‘öcü’ değil midir? Suç çamurun kaynağında mı yoksa sıçrayan çamurda mı?
Okul Müdürü, "Çocuğunuzla konuşun, uyarın. Okulda siyasi konulara girmesin" diyerek uyarıda bulundu.
Okul ilkokul, siyasi konulara giren ise ilkokulun ikinci sınıfındaki bir öğrenci, yani en fazla 8-9 yaşında…
Siz siyasetten ne kadar kaçarsanız kaçın siyaset sizin peşinizi bırakmaz. İlkokuldaki yani 8-9 yaşlarındaki çocukların hafızası taze ve boştur. Ne aktarırsan onunla doldurulacaktır. Her gün TOMA ile su sıkarsan, JOP’larsan, YALAN söylersen, artık çocuklar bile bunu içselleştirir…
Kuran kursları, camiler işte bu genç yaşlarda bu çocukların hafızalarını doldurmak içindir. Dolu kaba ne koyarsan koy onun üstünden taşıp akacak kap da ilk doldurulan kalacaktır… Sistem de ilanihaye o ezberci beyinleri hizmetinde kullanacaktır.
Ama her zaman durum onların istediği gibi olmuyor, çocuklara göre büyükbaşların güçlülerin, açıkları, yalanları, adaletsizlikleri, su üstüne çıkan yağ gibi, hafızalara işleniyor, çocuklarda şok etkisi yaratıyor. Çocuklar korkuyu, tehlikeyi bilmez. Henüz dönen dolaplardan habersizdirler. Onun için dobra dobra konuşurlar. Yani gerçekleri haykırırlar. Onun için mahkemelerin en güvenilir tanıkları çocuklardır. Bunları bilmeyen yoktur. Ama gene de çocukların söyledikleri siyasi maffeller tarafından affedilmez, onların çocuklukları unutulur ve en büyük cezalara çarptırılabilirler.
Çocukların yaşını büyütüp asabilirler… Ama düşünmezler ki, Kendi özüyle uzlaşamayanlar, kendini reddedenler, çocukluk ve yetişkin ilişkisinde yara alanlardır. Yaralı bir çocuk yaralı bir yetişkin olur ve toplumsal uzlaşmada yer almaz… Bu yaralı toplumda ve onların seçtiği bu yaralı yöneticilerin eğitim sisteminde sağlam insan yetişebilir mi?
Yani yaralı insan da yaralı karşıtını doğurur… Bundan dolayı çocuklar suçsuzdur. Suçlular ise ‘karizmam’ çizilir korkusuyla suçlarını kabul edemeyenlerdir. Çünkü onlar da eksiklik vardır bunu kabullenerek düzeltecek kadar cesur ve dürüst değildirler. İktidarları korku ve tehdit, yalan ve hile üzerine kuruludur. Bu nedenle de kurbanları en çok çocuklar olur. Ama çocuklar henüz ailelerinden başka yakın çevrelerinden başka ve her gün yaşanan binlerce kaos içinde, geniş kitleler tarafından da tanınmadığından gündeme bile alınmazlar. Bu karmaşa içinde yok olup gidiyorlar. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’’. Gündemde yer alabilmek için 13 yaşındaki Ceylan gibi 14 kurşunla vurulmaları gerekir.
Henüz, bakıma ve korunmaya muhtaç olan varlıklarımızı koruyamıyorsak toplum olarak en büyük suçu işliyoruz. Bu suçu işleyen iktidarların ise tanımı ancak faşizm olur.
Faşizmden de insaf ve merhamet beklenmez.
Kayıt Tarihi : 10.10.2013 01:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Halil](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/10/10/girilmeye-yasak-alanlar-duz-yazi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!