Gidiyorsun değil mi… Satırlar öksüz, geceler yıldızsız semalarımda… Felaket tellalı şimdi hüznü vuran saatler. Dertlerin işgalinde buruk gülüşlerim. Yosun tutmuş gamzelerime dokunup, ağlayacak bir şey yok deme bana. Kederli bir yıkılışla nereye baksam sen varsın sevgili, yokluğun zehir zemberek, yokluğun diğer adı ölümün.
Gidiyorsun değil mi… Ellerimin üşüdüğünü, gözlerimin yandığını bilerek yarım bırakıyorsun beni. Yetiş ey hayat, çırpındıkça batıyorum sensizliğe, karada bir balık gibi, yaşayamıyorum. Kalmadı tadım tuzum, içten içe eriyorum yar. Bir Tanrı bilir neler çektiğimi. Ağlamaya koyulduğu için kızma yalnızlıktan kararan gözlerime. Ama yine de sen beni hep gülümserken hatırla.
Gidiyorsun değil mi… Seni soruyor yıldızlar her gece, kaçamak cevaplar veriyorum. Sen de benim kadar özler misin bilmiyorum. Seni düşünmeden bir an geçmiyor. Gün, gece senden ayrı bitmeyen işkence, nasıl baş edeceğim yar çoğalan hüzün nakaratlarıyla.
Gidiyorsun değil mi… Herkes duyacak gittiğini. Eşkıya aşklar kesecek dağlarda yolumu, yüreğime dokunmak isteyecek yaban eller. Düşler benim olacak yine. Eksildikçe artacaksın. Solgun gülleri çoğaltacaksın içimde. Bari ilk kez, bari son kez koynumda uyusaydın yar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Gidiyorsun değil mi… Gitme, yüzüme bak vaatlerle… Aşk olacağız daha, gitme. Hüzünlü yalnızlığın, üzümlü bağlarında unutuluşlara terk etme beni. Sahipsiz, köksüz bırakma gülüşlerimi, öldürme. Soldurma gözlerimdeki ışıklı cennetini. Ayaklarının dibindedir en değerli hazinelerim, beni yoksul bırakma sevdadan yana. Solgun güllerin gölgesinde dağlama yüreğimi. Suskun hüzünleri sarmalama karanlık gecelerime. Gitme… Suya söylediğin o iki kelime, o bir cümle yeter bana. “Seni seviyorum” de sadece ve nefes al.
.................
Avucumuzdaki düşler biletiyle şafak düşürürüz günlerin yaman ağrılarına, aralık bırakılmış bir kapıdan girebilmek için. Bir gülümseyiş ağrısıdır görmek istediğimiz ya da bir merhaba, yıldızlara yüklediğimiz şiirlerle koşmak isteriz yaşamaya. An'lar şiiri beslerken, anılar şiirden düşerken garip bir bekleyiş masalıdır ruhumuzdaki keskin bıçak, kıpırdadıkça doğrar döşümüzü, yüreğimizi kanatarak...
Yürekten tebriklerimle...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta