Giderken,yağmur yağardı şehre

İlyas Kaplan
1260

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Giderken,yağmur yağardı şehre

yıllarca aşkın hicranıyla bestelenmiş,
hasreti nerede görsem tanırım
her gece mistiklerin anlattıkları hikmeti bilirim
zihnin içinde çarpışan bin bir dramı
şafak sökümünde gizlenen sırların gizemli öyküsünü

mesafenin en uzun olduğu yerleri
her zamanın ulviliğini
her mekanın murassa anlarını
her görüntünün nadideliğini.
her yalancı umudun ısınan hayallerini
yağmur damlacıkları gibi
düşerken kırık damların ucundan

belki de koca koca
kar kütlesi gibi yerlerde yuvarlanırken
her türlü sefilliğe söverken
parkın ortasında
alaca bulutların yarattığı dramatik ışıklarla
giderken ötelere

alçak saçaklarından titrek dumanların tüttüğü evler
uzun ufuk boyunca
bir rüya hafifliği içinde silinip giderken
güneşle kızıllaşıp yıkanıp arınırken zerreler
bembeyaz bir ışık gibi

hiç durmadan yağan yağmurun altında unutulmuş
umutsuzluğu,yoksulluğu, kederi.

bir gariplik hissi zihni esir alırken
yıkık dökük köhne sokakların sessizliği
yoğun yalnızlık zamanlarına sığınırken.
her yerde tuhaf bir hırıltı
pencere kenarından sessizce izlenirken
damla damla yağan yağmurun varoluş sırrı

içimin en saf sesi kimi zaman
yer yer kaygılar uyandıran bir çok mesele
o kadar tekinsiz uçuşurlar üstüme üstüme
kuşkulu,yoksul
iç burkan, sarsıcı
intikam hayalleriyle beslenen
bu koca şehir
her zaman bana sürgünlüğümü anımsatır

ayazlı gecelerde birini arzularken
günahın, gurur ve mağrurluğun
kendi tasarımının ötesinde garip bir düşünce
kül rengi paltomun içinde kalır yapayalnız

masanın diğer ucunda
ürkek, ne yapacağını bilemeyen bir el
ağlayan yüze dokunuşun tedirginlini yaşarken.

beyaz hırkasını giyinmiş
dervişlerin gece vakti üstüne çektiği ıstıraplardan
gitme vakitlerinde
ellerini iki yana açıp
başını göğe kaldırıp
teselli ararım şafağa dek.

zihni kemiren o sinsi firak
nefsine bir parça bile haz payı bırakmayan saatlerde
başını öne eğip gidenlerin adımlarıyla giderken
yağmur yağar şehre

dizler titrek
terlerken alınlar boncuk boncuk
dünyanın en tuhaf zamanı bu vakitlerde
nereden baksan her şey berbat
tüfeğin saçması gibi darma dağınık

bir uğultu büyür göğüs kafesinde
yanaklar da bir sızı kırmızılığı
zor, çok zor ayrılık zamanları
büyüdükçe büyür iç de kalp sızısı
ağız da bir sürü hisli sözcük,
yeni konuşmayı öğrenen bir bebe gibi
tekrar tekrar gevelenir
tekrar tekrar çiğnenir.

muamma olarak ortada durur her şey
bunca yıldır susulan bütün cümleleri kurar gibi
yazılan şiirleri temize çeker gibi
göğsü delerek yürür sokağa
soluksuz kalır göğüs…
işte o vakit

yanar alev alev sine
sarı bir ışık buğulanır nefeslerde.
dudak aralığından lakırtılar
sımsıkı kavranmış avuçların içinden
hüzünlü duygular rüzgar olup uçuşur göklere.
tren yolcuları ardına bakarken
sis renginde bir tül ile örtülür şehrin üstü…

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 31.7.2019 23:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan