Bir göze değmekle başlar hep hikayeler, ardından gelen küçük ama bir o kadar devasa görünen kalp atışları,körsündür hayata ve gerçeklere. bir fırtına bulutunun saçaklarına takılır ve uçarsın…hep sislidir etrafın,açık griyi pembe zannedersin aşk gözlükleriyle, üç gün, beş gün, bir ay ayağın basmaz yere, yavaş yavaş zamana teslim olur ve susmayı tercih edersin, öyle çok yanarki canın, aşkın hiçliğine varınca ölmek istersin.kimbilir belki ölmüşsündür de sen kabullenmek istememişsindir….ve birgün vurulduğun kalbin nasır bağladığını görürsün.öyle bir toslarsın ki duvara artık ruhun da vücudun da pert olmuştur,çarpılan kapıyı aralık bırakırsın, hep bir ümit var diye kendini oyalarsın.ümit kapı çarpılmadan çok daha önce terketmiştir halbuki seni…elinde kalan birkaç fotoğraf, kokusu sinmiş bir yorgan, çok sevdiği çay fincanı yoldaşındır artık…gözün hep kapıda, kulağın geçmişten yankılanan seslerde, kalbinse bir yorgan altı hikayesinde takılı kalmıştır.ne yeni ufuklar ne de yeni yelkenler istemezsin, ufalanmış ve üstüne basılmış hissedersin.gidenlerin ardından yaşamak böyle birşeydir işte….(bir düşkırıklığı serisinden)
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Yersin içersin, uyursun uyanırsın.... Belki güler söylersin ama yaşamak değil bu, gerçekten sevdiysen. Çünkü gidenlerin ardından yaşanmıyor , ne kadar nefes alsan da... Saygılar..
Birol Hepgüler.
Duyumsamaların hiç silinmemek üzere bu yazınsala doluştuğunu söylemek olası.
İlgiyle okudum.
Kutluyorum.
Erdemle.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta