İstediğimiz biraz sessizlikti
kimsesizlik değil
birer birer gittiler hepsi
izleri güz yaprağı, gözleri gölge
hiç gitmeyecekler sanırdık
hiç bitmeyecek hikayeler gibiydiler
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
henüz kaybettiğim anneciğimi düşündüm ve bir kez daha içim titredi...
herkesin hissettiği duygulardır mutlaka ama iyi bir kalemden çıkınca daha bir etkili oluyor hissettirdikleri...
yürekten kutlu/yorum...
birer birer gittiler hepsi
izleri güz yaprağı, gözleri gölge
hiç gitmeyecekler sanırdık
hiç bitmeyecek hikayeler gibiydiler
biz onları çok sevsek de
hayat tükettikçe her gün yüreğimizi
yorgun akıllarımıza daha az düştüler
zannettiğimiz birlikte son bulacak bir ömürdü,
..............................terkettiler
TERKEDERKEN KENDİ İÇİMİZDEKİ BİZLE BULUŞTURDULAR...
BAZEN YAŞAM KOŞTURMACALARIN KALABALIĞINDA YALNIZLIĞA HAZIRLARKEN BİZİ GİDENLERİN ARDINA BAKMAK YETERLİ...
TEBRİKLER ŞAİR....
Elif Şebnem Akal, antolojide sıklıkla rastladığım ve isim olarak aklımda kalanlardan biri. Ancak o da, başlıklarda daha önce dediğim üzre “şiirin başlığındaki şu gereksiz ne anlam taşıdığı belli olmayan yıldızlardan ve bilumum şiirin asliyetine aykırı internet popülerlik ciddiyetsizlikleri”ne prim vermektedir.
Başlıkta ayrıca için kelimesinin ilk harfinin büyük yazılmaması sorunu da var. Şairin şiirinde hiçbir hatayı barındırmaması gerektiği ve titizlikle işçiliğini sonlandırması gerektiğini elbette kendisi de biliyordur. O halde bunlardan şiiri bir an önce kurtarmalı. Kaldı ki ilk mısraın ve sondan 5. Mısraın da neden büyük harfle başladığına da bir cevap getirmelidir.
Noktalarla içeri çekilen mısra için bildiğim kadarı ile boşluk kodu kullanılması gerek. Bunun için de aralarında boşluk olmadan & n b s p; karakterleri bol miktarda kullanılırsa bu noktalı işlemden de kurtuluş olur.
Şiire girersek; şiirin hikayesi ölüm üzerinedir. Ölenlerin ardından söylenen bir şiirdir bütün kurgu başlatan. “biraz sessizlik lütfen”e yapılan bir telmihle açılıyor şiirin yüzü. Sessizlik ile kimsesizlik arasındaki hoşnutsuzluğa değiniyor şair. Burada bu iki dizede -is,-miz, -siz, -az ve –iz hecelerine dikkat çekiyorum. Değil dahil her kelimede i harfini buluyoruz ve dahil hariç her kelimede Z’nin baskın gücü göze çarpıyor. Bununla da kalmıyor dili yoruyor. Elbette aynı anlamı bir iki oynama ile şairin dengelemesi beklenirdi.
Ana bölümün ilk mısraı: birer birer gittiler hepsi. Özde var olan merkez “gittiler”dir. Tıpkı aşağıda “terk ettiler” dediği gibi. Ancak burada şair ayrıntıya gireyim derken birer birer-hepsi arasında tercih yapmadığından fazlalıkla karşılaşmamıza sebep oluyor. Kaldı ki gittiler’in –leri pekala bunu bize veriyor. Gittiler kelimesi nört bir kelimedir. Şiir bunu kaldırır. Nasıl gidişleri çok da önemli değildir. Önemli değildir çünkü şiir söylemez hissettirdir. Anımsama yolumu kapatıyor burada şair. İzleri güz yaprağı gözleri gölge mısraını takip eden mısrada kurgu açısından yarı bir anlam var. Şöyle ki: evet onların hiç gitmeyeceklerini sanırdık ama biz de onlar gibiyiz. Yani biz de gideceğiz. Neden şair bizi de bu mısraın bu anlamın içine katmamış ki kendiyle birlikte. Ne yani biz ölmeyecek miyiz. Bu bakımdan bu mısrada bir kırılma olması gerekiyor ve anlam artık onlardan bize geçişi yüklenmesi gerekiyordu.
İkinci olarak gelen hiçli mısrada hiç kelimesi ses açısından başta bulunmaması gerekiyordu. Ve gibi kelimesi ek bir kelime olup şiirde genelde fazla kabul edilen bir kelime olmasına rağmen burada gibiydiler şekline girip dili epeyce zorlamıştır. Şair burada bununla da yetinmeyip hikaye kelimesinin bir terim, bir mefhum olarak bırakmak yerine ona da bir –ler ekleyip bu mısrayı çekilmez kılmıştır. Zaten şiirde ipin ucu burada kopuyor. Gelen mısra biz onları çok sevsek de olup basitleşmiştir. Ve bu sevsek de’den hemen sonra hayat tükettikçe’nin –tikçe’si gelince iyice düşmüştür şiirin sesi. Buna bir de “her gün” heceleri eklemiştir gereksiz olarak. Yorgun akıllarımız mısrası biraz toparladı bu düşüşü ama final mısradaki “zannettiğimiz” kelimesi üzerinde şairin düşünmemiş olması zan ile sanmak arasındaki anlam oyunlarını derinleştirmemesi ve bu kelimeye aslında ihtiyaç da olmadığını hissetmemesi nedeniyle iyi bir çıkış olmadı. Zaten şair bunu kendi de hissettiğinden terk ettiler diyerek bitirmek istemiştir.
Devam eden bölümler çıkışı hazırlıyor bu nedenle de şair tekrara giriyor ve ilk iki mısrayı burada da kullanıyor. Ancak sesleri kelimesine bir de özlediğimiz kelimesini ekliyor. Zaten şiirin genelinde biz zamirinden kaynaklı bir Z sıkıntısı varken ve zaten gidenlerin seslerinin özleneceği şiir hissiyatı olarak bilinirken ve zaten bu mısrada bunu anımsatacak bir anılar kelimesi varken bu kelime kendini ele vermesi gecikmiyor.
Baştan beri söylediğim Z uğultusu artık son mısrada tavan yapıyor. Hayatımız ıssız onlarsız yalnızız. Fazla söze gerek yok sanırım… bana göre şairin bir an önce biz zamiriyle seslenme yapacağı şiirde Z uğultusuna düşmeden şiiri kaleme alma hüneriyle buluşması gerekiyor.
Haz duyarak okuduğum güzel şiirinizi ve duygusal yüreğinizi kutlarım. Dilerim kaleminiz hiç susmasın.
kalemınız adeta kagıt ile tango eslıgınde dans etmıs aydın kalemınıze ve yuregınıze saglık saygılarımla
Okurken insanı alıp götüren bir şiir... Tıpkı üstad Behçet NECATİGİL'in Sevgilerde şiirindeki gibi... Yürekten kularım... Saygılar...
Suya düştü su, bulamadım izini...güzel bir calışma.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta