Arkadaşlarını, dostlarını,işini ve hayatının dem tuttuğu soğuk ve durgun o şehri geride bırakmıştı. Çocukluğunu ve farkında olmadan geçen gençliği süresince bu şehrin çok tozunu yutmuştu. Küçük bir çocuğun çok sert görünümlü birine kendisini sevdirmeye çalıştığı gibi o da bu şehre alışmak ve onunla hayat bulmak için çok uğraşmıştı. Ama olmamıştı…
Hayatın ona yaşattıklarını kabullenemiyordu. Kahkahalarını bile artık kendi duymaz olmuştu.
Ve uzun zamandır hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Eve vardığında hemen sırt çantasını hazırladı. Öyle uzun bir yolculuk olmayacaktı. Dolaptan bulduğu bir tshirt, bir jeans paltolunu çantasına yerleştirdi. Evden çıktığından henüz hava kararmamıştı. Hal bu ki otobüsü gece kalkacaktı. Kendini yine o şehrin karanlık yüzüyle baş başa bulmuştu. Bu sefer daha bir rahattı. Bir mahkûmun nezarethanede ki son gününü yaşadığı gibi kendinden emin ve ruhunun yeniden özgürlükle kavuşacağını düşünürken mutluluktan kendini alamıyordu. Esmer teninde her daim gözlerinde ki gülen ışığı yeniden keşf etmişti sanki. Bindiği taksinin aynasından kendine bakarken yüzünde bu sefer hafif bir tebessüm oluşmuştu. Saat gece yarısını bulmuştu. Kentin soğuğu ve bu soğuğu yüzlerinde taşıyan insanlar bir bir inlerine çekilmişlerdi sanki. Sokakta ki birkaç sahipsiz köpek havlamasından başka ses duyulmuyordu. Otogara geldiğinde otobüsü de kalkmaya hazırlanıyordu. “Ben gidiyorum işte, ne halin varsa gör” derken otobüsün basamaklarını da bir bir çıkıyordu. Çok yorulmuştu, otobüste ki yerine oturduktan sonra gözleri kapandı.
Plansız yolculuğu onu çocukluğunda bir kaç kez gelip gördüğü ve beraberinde birkaç çocukluk anılarının da yer aldığı şehre getirmişti.
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta