- 
 
06.07.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
28.05.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
- 
 
06.07.2015 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Gevheri, hayatı hakkında pek fazla bilgi olmayan, aruz ve hece ölçüsü ile şiirler yazan Türk şair. Önceleri asıl adının "Mustafa" olduğu sanılırken, sonradan bir şiirindeki "Bir kemter kulundur Garip Mehemmed" dizesinden adının "Mustafa" değil, "Mehmed" olduğu ileri sürülmüştür. 1700 yılında ölen ozan ve hattat Bahri Paşa'nın divan kâtipliğini yaptığı da biliniyor. Onun, İstanbul ve Bursa’daki divan katipliklerini, imparatorluğun diğer büyük memleketlerinde de kısa aralıklarla yürüttüğüne bakılı ...



