Gerilla Şiiri - Zafer Özkay

Zafer Özkay
248

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Gerilla

Eski bir zamandı, Hazirandı,
1970 li yıllardı liseliydim.
Öğretmene kızıp okuldan kaçmıştım.
Gelip ona sığınmıştım.
Ta en başından beri beni istiyordu yanında.
Ağlıyordum iki gözüm iki çeşme.
Yediğim tokadın hesabını sor dedi.
Ama nasıl? Onunla dağlara çıkacaktım.
Olmaz dedim, kirli sakalı, pos bıyığı ve şimşekler çakan
Gözleriyle öyle bir baktı ki bir şey diyemedim.

Sonra gittik, yeşil, ütüsüz paspal yamalı bir elbise
Ve poşu verdi elime bir de spora benzer kahverengi ayakkabı.
Sonra sahte bir kimlik ve kalaşnikof bir tüfek verdi elime.
Adını unut dedi bundan sonra kod adın gerilla.
Dağlara doğru yol aldık yürüdük saatlerce ömrümde hiç bu kadar yürümemiştim.
Alışmalıydım ve alıştım da aylarca kampta kaldım, günlerce eğitim gördüm.
Ama pişmandım ta en başından pişmandım kaçmak istesem de kaçamazdım.
Kaçmak isteyen kim olursa olsun ya öldürülüyordu ya işkence ediliyordu.

Korktum, sustum, ağladım hem de çok ağladım,
İçime akıta akıta. Annemi, babamı, kardeşimi ve arkadaşlarımı
O kadar çok özlemiştim ki. Onlardan ne bir haber ne bir mektup vardı.
Bir gün gizlice mektup yazıp buradan kurtulmak için yardım istedim,
Koynuma sakladım sonra erzak için şehre inmek için gönüller istediler,
Bende çıktım ortaya belki fırsat olursa mektubu verebilirim diye…

Ama olmadı ortalık polis jandarma kaynıyordu,
Bizim durumu şüpheli buldular yeniden dağlara kaçtık,
Ama içimde bir umut vardı, bir gün kurtulacaktım ama nasıl?
Ya gerilla olarak ölecektim, ya da geleceğe temiz sayfa açmak isteyen
Bir genç adam olarak dönmek. Ama korkulan oldu jandarma
Şafak operasyonuna çıkmıştı benim içimde buruk bir sevinç vardı.

Komutandan vur emri geldi çatışma çıktı,
Kurşunlar yağmur gibi yağıyordu üzerimize,
Ağladım anne. Bir an sen geldin aklıma babam kardeşim,
Ağladım anne. Askere nasıl kurşun sıkardım onları nasıl vururdum,
Vuramadım anne saatlerce sakladığım yerden çıkamadım yolun sonu gelmişti artık.
Bir sağıma baktım bir de soluma. Her tarafta cesetler vardı ayaklarımın altında bile.
O da tam burnumun dibinde beni dağlara götüren, bir canavar katil yetiştiren.
Tam önümde sağ ve sol omzundan birkaç kurşun yemiş ama hala direnen kana susamış
O adam Mirza kod adı hapçı alnın tam ortasından yemişti son kurşunu.

Bir eski zamandı hazirandı,
70 li yılların başıydı,
Aylarca gerilla olarak yaşadım,
Sonra askerler saklandığım yerden buldu,
Tektim, üstüm başım kan içindeydi,
Titriyordum üşüyordum,
Boynumda ağır vebal,
Koynumda çapraz tüfek,
Ağladım anne neden bilmiyorum,
Hıçkıra hıçkıra ağladım anne.
Kurtulmuştum, kâbus bitmişti,
Her şey normale dönmüştü,
Ama her gece aynı rüyayı görüyordum,
Ya her defasında mayına basıyordum,
Ya da vuruluyordum ve ölüyordum,
Ilık bir şey akıyordu içimden
Titriyordum ve iki yana düşüyordu kollarım.
Bir “GERİLLA” gibi ölüyordum.

13 TEMMUZ 2010

Zafer Özkay
Kayıt Tarihi : 13.7.2010 23:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiir sadece bir hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca uzun bir çalışma sonucu yazılmış bir şiirdir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Zafer Özkay