Ey uğursuz, ne ateş ne de volkansı cadının yuvasındaki
kaynayan sirke, ya da yiyip tüketen buz
ya da ölü bir kadının sesiyle havlayan, ağlayan
ve karnını tırmalayan o çürümüş kaplumbağa
avlarken nişan yüzüğünü ve boynu vurulmuş çocuğun oyuncağını,
karanlık ve mahvedilmiş bir kapıdan
daha fazla anlam taşıyacak senin için.
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Devamını Oku
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;