Ey prangasından kurtulamamış genç ve genç yıllar..!
her serinlik akşamları avizeni değiştiriyorsun
zambaklar boy vermiyor dipsiz kuyu şırıltılarında
karakolda yedi masumun da aynası esarette
prizması paramparça olmuş bu kadife gelecek tepelerin
sararmış bulutlar yaprak misali dökülüyor
poyraz var her pencerenin kuytusuz gönderinde
ızdırap alevleri ile medeniyet çaydanlığı yetim!
kalpsiz fabrika haykırıyor çimenler üzerinde dolaşana
hızır ayakizinde mercek bakışlı gözler var,
her ortam kıyamet habercisi,bir de yaklaşana bakmalı
yakışmıştı bu kıyafet kıyamet aynasına
derbeder parmaklar, dumanına esef simetrisi çizerken
vicdan peksimetli gıdasız fışkıran toprak..!
Sen..sen ise gençliğ(in) e yan,
keramik hissiyat ateş ile su arasında
her yudum bir gıdayı terennüm ediyor
her mağara ise “Ashab-ı Kehf “ i…
yediveren başaklar ile şenlenmişti genç yağmurlar
kraldan kaçan bir heybetin vardı sen/in
çakıl taşları topuklarına batmazdı düşmen için
yılan ıslıkları yaralı özlemin mayasına müptela
bir çark ilerliyorsa vardır sonsuz hayat:
ağlamalı da olsa niyazındı,aksal gâyât..!
Kayıt Tarihi : 15.2.2013 22:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!