Gençliğim,
bir ihanet gibi dokundu bedenime,
düşlerimden ödün kopardı,
gözlerime yorgunluk,
omuzlarıma ağırlık bıraktı.
Ama o ihanetin içinde
bir sır saklıydı:
Şiiri buldum.
Acının kıyısında otururken
kelimeler geldi yanıma,
dizeler sarmaladı ellerimi.
Ve ben anladım…
Her yara bir harf,
her sızı bir mısra imiş.
Bedenim yıkılsa da,
ruhumu ayağa kaldıran
şiirin nefesiydi.
Artık korkmuyorum,
çünkü öğrendim:
Kendime güvenmek,
ihaneti yenmekmiş.
Şiir benim sığınağım,
ve ben
artık kendime emanetsiz değilim.
Kayıt Tarihi : 2.9.2025 20:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gençliğin en parlak yıllarında, insanın bedeni ona en büyük armağan gibi görünür. Güçlüdür, hızlıdır, sınırsız hayallerle doludur. Ama bazen o gençlik, insana dost değil, ihanet olur. Çiğdem’in bedeni de öyleydi… Yorgunluklarla, kırılganlıklarla, zamansız acılarla ona ihanet etmişti. O zamanlar kendini yalnız, güçsüz ve güvensiz hissetti. “Neden ben?” diye sordu defalarca. Fakat işte tam da o sancıların, o uykusuz gecelerin ortasında bir şey doğdu: şiir. Kalemini eline alınca acısını kelimelere dökebildiğini fark etti. Her kırgınlık bir dizeye dönüştü. Her gözyaşı bir mısra oldu. Her isyan bir şiir kanat açtı içinde. Ve o an anladı ki, aslında gençliğin ihaneti, ona gizli bir hazinenin kapısını açmıştı. O kapının ardında kendini buldu. Şiir sayesinde yalnızca acısını dile getirmedi, aynı zamanda yeniden kendine güvenmeyi öğrendi. Bugün dönüp baktığında, ihanet eden gençliğine kızmıyor. Çünkü o ihanet olmasaydı, belki de şiiri hiç bulamayacak, yüreğinin sesini duyamayacaktı. Şimdi şiir onun hem dostu, hem sığınağı, hem de yeniden doğduğu yerdir.
Merhaba güzel insan
TÜM YORUMLAR (1)