bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
"zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik...
devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, allah'ın kur'an'ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören... bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...
gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "mukaddes emaneti ne yaptınız? " diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
İyi ki edebiyatımıza adınız yazılı üstadım! Daima okunacaksınız! Daima örnek alınacaktır gençlik Necip Fazıl Kısakürek'i!
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
yorumsuz kalmak üstadımıza bir saygıdır
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...Üstatların üstatına yorum yazmak yakışmaz bana.Eserlerini ruhum okumak bedenimi dinlendiriyor...
güzel ifadeler, tebrikler
kendim olmam,tarihime sahip çıkmam,,
yozlaşmış batı kültürüne umutmu bağlanır,,
böğle bir çöküş yaşarken avrupalı,,
kimm kii? bizim milletimizin tarihi, cephelerde ,iman gücüyle zaferlere imza atılmışsa,,bu gençliğin bunu hakederek,,vatanını ve imanını ,,dost bildiği düşmandan koruması kaçınılmazdır,,uyan gençlik uyan,,
SLM BEN ALMANYADAN ARIF DOGUMA BÜYÜME ALMANYA . EFSANEFI SAIRIMIS NFK RAHMETLEN ANIYORUM ESERLERINI COK OKUYORUM BASEN YORUM YAPMAK BILE SOR OLSADA ELIMDEN GELENI DILIMIN DÖNDÜKADAR YAPMAYA CALISIYORUS AMA BU OKADARDA KOLAY DEYIL SAYFALAR YETMES ADETA YORUMA AMA SUNU SÖYLEMIS OLAYIM GENCLIGE HITABESINI OKUDUM
VE SUNU ANLADIM TAHRIH DEN BAS EDIYOR YANI
KÜLTÜRÜMÜS OZAMAN NEYDI SIMDI NE OLDUK
BEN BASEN ALMANYADA YASAYAN GENCLERE KÜLTÜRÜNDEN MASLUM OLMUS ÖRFÜNÜ ADETINI UNUTMUS NEDIYIM NE MUTLU TÜRKÜM DIYOR AMA SAHDET GETIREMIYOR YADA BILMIYOR KÜLTÜR SAYIFLIMIS VAR YADA DIN INANC SAYIF LIMIS VAR ONU DEMEK ISTIYOR
Allah rahmeti ile muamele eylesin.
İşte yanılıyorsunuz.. Demogoji yapmıyor... Onun bütün eserlerinde iplik iplik, nakış nakış dokuduğu külliyatında, hep bahsettiği şey, kemmiyet (nicelik-sayısal üstünlük) ten ziyade niteliktir. Milyonlarca sıfırı yanyana koyarsınız bir anlam ifade etmez de bunların başına '1' ekleyince hepsine üstün gelir der her zaman. Demokrasiye de böyle bakar ve 'Ebu Hanife ile sıradan okumamış bir cahilin oyu, görüşü nasıl nitelik olarak bir tutulur aynı sayıdalar diye' der. O yüzden 'hakimiyet halkındır' lafını ti'ye alır. Bu konuda demogoji yapmadığı gibi gayet ciddi olduğunu da kendi uygulama fikrini ortaya atarak kor. Der ki, yüceler kurultayı denilen bir kurultay olsun, seçimlerde de herkesin oy hakkı bir olmasın. 101 kişi seçilsin ve her zaman yarıdan bir fazlasının görüşü kabul edilsin. Şimdi bunlar uzun meseleler buraya sığmayacak kadar uzun. Ama bu mevzuda Necip Fazıl demogoji yapmıyor. Demokrasi ayrı şeydir, İslam'daki şura olayı atrı şeydir. İkisini birbirine karıştırmamak gerekir.
az çalışaraktan çok para kazanmayı hayallerinde canlandiran gençlik umarım okur bunları....ruhunuz şad olsun....ne güzel söylemişsiniz can üstadım...bu sözler karşısında susmak düşer bana...
'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlâkına kaynak bir gençlik...
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispetle usûle, stratejiye uygun bir gençlik...
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...
Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi, mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hâsılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl'ını ve 'ne idüğü'nü her haliyle gösterecek bir gençlik...
Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezayı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allahın selâmı üzerine olsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
Necip Fazıl Kısakürek
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta