Bir boşluğa uçtu hayallerim usulca
Tutunamadım bir türlü hayata ne yazık ki
Körpe gençliğim bir yalanmış bu hayatta,
Olmadı… Tutunamadım hayata…
Tutamadım annemin ellerini sıkıca…
Oysa bir demet gül vermek isterdim ona
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Etkileyici bir şiir mevtaya Allah rahmet eylesin
Işıklar içinde yatması dileğiyle yakınlarına sabır diler, yürek sesinizi kutlarım.
İçli ve dokunaklı.. Tebrikler kaleminize sağlık.
Allah rahmet etsin. Sevenlerine, yakınlarına sabır ve metanet versin
Bir nefes kadar uzağımızda "ölüm "
Madem ki ölüm var hayatın sonunda
Sahip olduğumuz hiç bir şeyin önemi yok aslında
"Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak,
Kimbilir nerde, nasıl ,kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında."
Rabbim yüreğinize inşirah ve sekinet versin
Sabırlar yağdırsın.
Selam ve saygılarla
Evlat acısı dünyada en büyük acıdır.
Rabbim kimseyi evlat acısı ile sınamasın.
Dizelere dökülmüş mısralarda yok olmayan acılar..
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun InşaAllah.. Sevenlerine sabırlar diliyorum.
Slm saygılarımı bıraktım...
mekanı cennet olsun
acı kanatır yüreği ne çare ...dizelere sığdırmaya çalışdınız kalbinizin sesini
ailesi ve yakınlarına Allah sabırlar versin. kaleminize sağlık hocam çok derin dizeler..
GAYZER
İnsanı diğer canlılardan ayıran en özel, en güzel özellik hissiyatıdır, duygularıdır.
En azından insan olarak bizler, bu duyguyu yaşadığımızdan ve anlatabildiğimizden, yaşayarak gösterebildiğimizden anlıyor ve biliyoruz.
Diğer canlılarda da olma ihtimali çok yüksek.
İnsan çok farklı.
Hiç kolay olur mu, gencecik bir evladın annesinden, babasından, kardeşinden ve sevdiklerinden ayrılıp gitmesi.
Keşke sadece ayrılık olsa…
Dönüşü olmayan bir ayrılık olunca, yüreklerde tükenmeyen bir acının kaynağı oluyor.
İşte bu acı, bu yanmalar, bu kanamalar insanı için için yakıp kavuruyor.
Gönül közünün ateşi gözyaşıdır diyorlar.
Böylesi harlı ateşi hangi gözyaşı söndürebilir?
Böylesi bir yangını hangi karlı hava, hangi kar fırtınası, hangi buzlu sular söndürebilir?
İçin için yanan, yandıkça hissiyatı kaynatan bu gidiş, gayzerler misali kaynar sular akıtır gözlerden. Kaynayan sulardan mumdan gemilerle geçmek gibidir yaşanılan.
Ateşten köprülerden geçmek gibidir hayat.
Volkanların püskürdüğü dağ gibidir yürek.
Zaman zaman sussa bile durmak bilmez.
Bu duygularla ateşten ırmaklar gibi akmış, bu şiirdeki her bir dize, her bir kelime.
Dört yıl olmuş.
On dört yıl olsa, bir ömür olsa ne fark eder…
Gönül yangını sönmeyecek.
Ateşten gömlek eskimeyecek.
Duyguların membaı kurumayacak…
Ta ki…
Yüce Rabbim sabırlar versin.
Allah rahmetini esirgemesin.
Mekânı cennet olur inşallah.
Saygı ve selamlarımla…
Hikmet Çiftçi
30 Mart 2021
Bir insanın en büyük acısı evlat acısı.
Dünyası yıkılır insanın,
Yaşamın anlamı kalmaz
sabırlar dilemekten başka bir şey gelmez dostlarının elinden.
Bizden de öyle sabırlar dileriz ailesine ve yakınlarına.
Bu acıyı dile getiren kaleme alan degerli şaire teşekür ederim.
Sayğılar selamlar.
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta