Gemiye Tekrar Binene Kadar: İnsanın Kend ...

Muhammed Rıdvan Kaya
174

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İnsanın varoluşunu ve hayatta karşılaştığı zorlukları derinlemesine düşündüğümüzde, insanın Allah’a sığınma şekli, onun içsel dünyasını ve inancını anlamada önemli bir ipucu sunar. Bu noktada, "Gemiye tekrar binene kadar!" ifadesi, bir insanın yaşadığı güçlükler ve içsel mücadelelerin, Allah’a olan samimi yönelimle nasıl şekillendiğini anlatan güçlü bir metafordur. İnsan, zor durumda kaldığında Allah’a dua eder ve ona sığınır; ancak bu dua, bazen içten bir teslimiyetin sonucu değil, sadece bir çıkış yolunun arayışıdır.
Kur’an-ı Kerim’de Ankebût Suresi’nin 65. Ayeti, insanın zorluk anlarındaki samimiyetsizliğini ortaya koyar: "Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar." Bu ayet, insanın gücünü aştığı anlarda, Allah’a yöneldiğini ancak rahatladığında tekrar eski haline döndüğünü gösterir.
Müşriklerin tutumu, insanın gerçek anlamda Allah’a yönelip yönelmediğinin sorgulanmasına neden olur. İnsanlar, kendi güçlerinin sınırlarını fark ettiklerinde ve hayatta karşılaştıkları engeller onları zorladığında, Allah’a sığınırlar. Bu sığınış, sadece o anki tehlikenin geçmesi içindir. İnsanın, kendisini koruma içgüdüsü devreye girdiğinde Allah’a yalvarması, onun içindeki en temel dürtülerden biridir. Ancak, bu dua ve sığınış, Allah’a olan derin bir sevgi ve teslimiyetin göstergesi değildir; daha çok, dünyevi çıkarlar ve güvenlik arayışının bir sonucudur.
Gemiye binen insanın Allah’a içtenlikle yalvarması, onun yalnızca hayatını kurtarmak için yaptığı bir hamledir. Allah’a sığınmasının tek nedeni, kendi bedenini ve canını koruma arzusudur. Çünkü insan, denizdeki fırtına gibi kontrol edemediği bir durumla karşı karşıya kaldığında, kendisinin de her şeyin sahibi olan Allah’a ihtiyaç duyduğunu anlar. Oysa karada güvende olduğunu düşündüğünde, Allah’a yönelme ihtiyacı hissetmez. Bu, insanın Allah’a olan bağlılığının ne kadar yüzeysel olduğunu ve yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiğini gösterir.
İnsanın kendi gücünü aşan bir durumla karşılaştığında, Allah’a yönelmesi onun acizliğinin bir ifadesidir. Ancak bu acizlik, Allah’a olan güvenin samimi bir şekilde ortaya çıkmasıyla değil, sadece kişisel güvenliğin sağlanması amacıyla gerçekleşir. İnsanın bu noktada hatırlaması gereken önemli bir gerçek vardır: İnsan, denizde ya da karada hangi ortamda olursa olsun, güvenliğini ve hayatını Allah’a borçludur. Gemiyi yüzdüren, denizi sakinleştiren, rüzgarı yönlendiren ve insanı karaya çıkaran Allah’tır. Her şeyin sahibi olan Allah, insanı dilediği zaman güvenliğinden mahrum bırakabilir. Bu, insanın ne kadar güçlü olursa olsun, Allah’ın her an müdahale edebileceği gerçeğini gözler önüne serer.
İsrâ Suresi 69. Ayeti de bu gerçeği vurgular: "Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız." Bu ayet, insanın Allah’a olan saygısının ve sığınışının yalnızca bir çıkar ilişkisine dayandığını ve aslında bu sığınışın samimiyetsiz olduğunu gösterir. İnsan, sadece güvende olmadığı zaman Allah’a yönelir; ama güvenliği sağlandığında, bu yönelim kaybolur.
İnsan, hayatında birçok kez karşılaştığı zorluklarla yüzleşirken, Allah’a dua eder ve O’na sığınır. Ancak, bu sığınma her zaman içten ve samimi değildir. Zor durumlar, insanın Allah’a olan yönelmesini sadece bir güvenlik arayışına dönüştürür. Oysa Allah, her zaman insanın yanında olup, her durumda O'na güvenerek hareket edilmesini ister. İnsan, yalnızca zor zamanlarda değil, her anında Allah’a güvenmeli ve her durumda O’na teslim olmalıdır. Ancak bu şekilde, gerçek bir dua ve sığınma ortaya çıkabilir.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta