Gel Şiiri - Hidayet Erdem

Yalnızlığıma dost değil, bu akan kanlı yaşım
Gelde gözyaşların olsun benim kadim yoldaşım

Gönlüm sana meftun, sana hasta, tek sana hasret !
Gelde zavallı kalbimi aşkınla et ziyaret

Merdane dayanmaz, çok ağır kaderin güllesi
Taşıyamazsam taşıtır feleğin şer sillesi

Şirin olda gözleyeyim mor sümbüllü bahçeden
Ferhat olayım gülşenden sana aşkı bahşeden

Ne bir hatıran var bende ne de bir tane resim
Gönül aynamdan yüzünü geliyor çok göresim

Gelde fakir gönlüm nazlı yari misafir etsin
Son demini, sana aşkı ikram ile tüketsin

Hasretin bağrımı havan topları gibi döğer
Aşkın hatırı olmasa sana kim boyun eğer

Gönlüme tercüman değil lûgatte kelimeler
Bu yüzden kınalı kuzun her dem ardından meler

Hicazkâr gönlümde ağlar inleyen dertli keman
Kaderin cilvesi vermez tek bir peşrev’e ferman

Eğer tomurcuksan elin dikenlerinden yok ol !
Gel, sen gülistanda açta, yediveren’e gark ol

Hercai bir tomurcukla bir Mecnun’un işi ne ?
Leyla gibi gonca olda düşeyim ben peşine

Ben bir nehir, kirpiklerin tutan budağın olsun
Akarsam gideceğim yer elvan dudağın olsun

Gözlerimde bir damlacık yaş olsaydın sen eğer
İnan gözyaşım içime dökülse bile değer

Gel, fani yüzüm solmadan, pir miadım dolmadan
Ecel kapımı çalmadan, sebebim sen olmadan

Senden ziyade sohbetle çoktan açtım arayı
Gel, tebessümünle güldür sen bu bahtı karayı

Yoruldu medle cezirim zor çölleri aşmaktan
Gelde durulup kurtarsın tüm gölleri taşmaktan

Gönül pencerenden sana zahmet uzanda bir bak!
Gözlüyor seni altında beklediğim o çardak

Selam olsun yıldızlardan bir Aslı kayacaksa
Dileğim gelmendir beni bir Kerem sayacaksa

Aşkın hançeri kalbimi ne olur ki bir yarsa
Senden ziyade ne var ne yok dışarı çıkarsa

Sırlarıma ortak değil bu akan kanlı yaşım
Gelde gözyaşların olsun benim ketum sırdaşım