GELİR
Güneş gibi doğsaydı tebessüm gül cemale
Perçeminden her tutam sihr olurdu visale
Mecnun od'una yanmaz kavuşursa hayale
Leyla'ya nispet derken bu defa Aslı gelir.
...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
iki şiirde başka güzellikte...tebrikler...teşekkürler....
zevkle okuduğum tekrar okuyabileceğim tür bir çalışma ...ne denir emeğe sağlık usta
Her cezbeden koynuna ahh doluşur gecenin
Günahına girerken her sözün her hecenin
Gerçek hayat nerdedir? sorulan bilmecenin
Cevabını bulmakla ömrün son faslı geçer
mükemmel kaleminize sağlık saygılarımla
Sevgili şairim sayın :Ünal Akbulut,
Okumaya doyulamayacak güzellikte muhteşem bir nazire olmuş. Gerek şiir gerekse naziresi muhteşemdi. Her iki kudretli kalemi tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Dostluklar baki olsun. Örnek dayanışmanın diğer antoloji üyesi kardeşlerimize örnek olması dileklerimi sayfanıza bırakıyorum.
Eserinizi; yorumum ile birlikte Tekirdağ'dan gönderdiğim Dördüncü Tam puan ile selamlıyor, başarınızın devamını diliyorum.
Her şeyin sizin, sevdiklerinizin ve sizi sevenlerin gönlüne göre olması dileklerimi sayfanıza bırakıyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
İrfan Yılmaz - TEKİRDAĞ.
Üç ustayı andıktan sonra büyük ustayı anmamak olmazdı..geçer redifli şiiri ile neyzen ustayı...
Geçer
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer,
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer,
İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan.
Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.
Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi' gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer.
Neyzen Tevfik
burada baktım nazire edilen şiir yok...sanırım üçü bir yerde olmasında sayısız faydalar var..saygılar ustalara
Leyla
Rüzgâr tepeleri dolaşır
Aşk ayazı yakar dudağı
Ceylanlar iner ırmağa
Su bulanır Leyla geçer
Zeliha’nın düşünde
Tabir edilir rüyalar
Ayna her dem Yusuf olur
Bıçak bilenir Leyla geçer
Güneş girer burcuma
Bir görkemli sevda olur
Yalan dünya peşine
Ay dolanır Leyla geçer
Mehmet Özdemir 25
Evet üstad şiirde güzel nazirelerde tebrikler hepinize
SELAM VE SAYGI İLE KUTLADIM. KENDİSİNİ OKUTTURAN BİR ŞİİRDİ ÜSTADIM.
vayyy diye diye gezindim dizeler arasında.....harika....tebrikler..teşekürler......
Hiç nazire yazmadım.Ama bu yazdıklarınız bana ilham vererek yazacağım galiba.Tebriklerimle üstad.
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta