Dünya kapısına sensiz ruhumu serptim, dilsiz ovana,
Cam kırıkları ağzımda, senli konuşurken lal oldu bana,
Açılır kapanır pencermin düzenide kayboldu, aşiyan da,
Tellerde ağlarken, yanlız, gecelerim sarar beni sabaha.
Seni anlatan diller, yazmalara bezenip süslü gezermiş,
Hatırama sığmayan kitaplardan öğüt, gerdanına dizilmiş,
Keşkeler içerisinde yoğurdu, Nasrettin de mayana çalmış,
Tutulacak dalım yok, ismini gizledim ben göller içerisinde.
Nilin özünde doğmuş, timsahın, acımasız hileli göz yaşları,
Mil sürülmüş beden sızıyla özler seni, sensiz gecen anları,
Grurur kokar artık benim, çorbada ki kahır aşığım, kaşığım,
Kaynana dikenleriyle süslensin, senin de duvaklı telli başın.
Yanlızları oynamasın sakın, devlerin aşkın da kutsal emanet,
Dilencilerin ilenci, alıp götürür bizi dehlizlere, gömer nihayet,
Gömülmüş aşkın kaprinde, el değmemiş o sevdalı muhabbet,
Korkutacak seni, beni, canlar sarılmış gelinliğin içinde, ilelebet.
Duraner YAY
23 / Şubat / 2012.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta