Bu hangi rüzgârın dökülüşüdür
Zülüflerinden kıvrım kıvrım
Ne zaman sevdaya açtın da gözlerini
Kalbinin güvercini
Kanat çırpar oldu yollar boyu
Eskiden düşlerimiz büyüktü
Şarkılar küçük kalırdı
Küçücüktü ellerin
Büyümek yoktu bizim lügatimizde
Ninniler söylerdim geceler boyu
Ormanlar yeşil
Sular berrak
Gökyüzü masmaviydi
Bende seninle çocuktum
Ak sütüm damağında
Yürürken hayat damarlarına
Çölleri anlatamazdım sana
Uyuturken dizlerimde, ben masalları
Sen masal kahramanlarını severdin
Dalarken gözlerimiz
Biraz da;
Kendimizi katardım perili hikâyelerin içerisine
Her masalın sonuna varmadan
Uyur kendinden geçerdin
Hangi ara büyüdün de
Alnına taktın gelinlik tacını
İçimde tatlı bir hüzün
Ayrılık davulları
Kalbimin duvarlarını dövüyor
Ellerindeki kınalar
Bir masalın finalinde
Beyaz atlı prense sunulan
Kızılcık şerbeti kadar ferah
Bade kadar efsunlu ve sıcak duruyor
Meleğim
Bir tanem
Güzel kızım
Omzuna konan vuslat yükü
Yüreğinin bayramını daim etsin
Birbirimizden habersiz
Ne çabuk büyümüşüz hiç fark etmedik
Sen bende hep çocuksun öyle de kalacaksın
Senin de içindeki çocuk hiç ölmesin....
Sibel Kılıç....
Sibel Kılıç SevdayeliKayıt Tarihi : 23.5.2016 01:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!