Demirin celigin cimentonun kayanin kütügün elmasin kirisin kolonun kaldiracin irili ufakli her kisinin veya her bir nesnenin etkilesimlendigi durumlar yogunluguna karsi katlanabilir siniri, makul görülebilir yüklenme kabulü, sürdürülebilir akil-mantik iliskisi, yahut dayanip tasiyabilir tahammül gücü vardir. Bütün bunlarin disina sapip sarkan her türlü kanun kural ahlak fikir nizam vicdan ilim bilim ilgi görgü tanimamazlik, kendi dogal düzen dengesinde hayat bulan yasamin bitmez tükenmez tüm anlamli, önemli degerli ve saglayici kaynaklarini eritir tüketir cütütür ve bitirir.
Gerek alabildigine sorumsuzluk olsun gerek amansizca basina buyruk keyfiyet ihanet ve ihlal istismarciligi, böylesi saglam temelli dünya hayatina son veren haddini askin sapkinligin tutundugu kirilma noktasi, kendine öznel saldirgan saplantilarini herseyin üstünde tutan INSANLIKTAN KOPMUSLUGUN cikar dürtüleriyle kisiligine sekil veren kaliplara bagimlilik büyütüp beslenmesinden ola gelen olgudur. Zaman-mekan kayitli hayatin akil fikir vicdan idrak üretim iliski dayanisma ilgi itibar iletisim paylasim güven kanun hukuk hicbir yasamsal gercekliginde varlik gösteremeyen ve her insan boslugu yaratan firsatta kiyasiya caresiz GÜDÜMLÜ MAKSATLAR tutsakligindan kundaklanip kiskirtilmis yetersiz ve yetkisizligin, kimi duruma göre UYUSTURULUP; kimi duruma göre UYUSTURULDUGU ÖLÜDEN UYANDIRILAN kopma ve kirilma noktasidir bu mahaldeki yikilan cürüyen cöken ören veran bitirim vitrin.
Kendi kisiligi karakterine dayanip güvenemedigi etkisiz tepkisizligiyle, dogar dogmaz KUNDAKLANDIGI kusatilmis akil fikir özgürlük ve mantik disi dünya iliskisizliginin kiyasiya kodlanmis korkularina, kuskularina, körlüklerine, karanliklarina, hurafelerine, yenilmisliklerine, karamsarliklarina, acilarina, bagimliliklarina, yabancilasmalarina, cesaretsiziklerine, nefretlerine, dislanmisliklarina, degersizliklerine, asagilamalarina, kücük düsürücü itaatkarliklarina, haksizliklarina ve hukuksuzluklarina tüm yalnizligiyla basbasa koyan karsi konullmaz BAGNAZLIK esaretini devir teslim miras edinmelerin kendi kendini harcama madde ve malzeme bagimliligidir.
Soramayan, incelemeyen, arastirmayan, danismayan, düsünmeyen, irdelemeyen, sorgulayamayan; gözlemsiz deneyimsiz tecrübe birikim ve bilinc yoksulu kökten kundaklanmisligin akil fikir davranis inanc ve bütün hayatini yönlendirip yöneten aliskanliklariyla durumun icabi geregine göre sekli verilmis yontulmalarin kaliplar icinde saplanip kalacagi yer, hicbir yasam degeri dengesinde gelisim gösteremeyen ENGELLENMIS –KUSATILMIS sureti sabit kul ve köle sandiklari olacaktir.
Her saniye kendni kendine bir türlü begendiremedigi Moda giydirilip soyundurulan, pahasi sürekli ölüm –kalim tezgahi gezen degiskenlikle DOLMA AKIL, yapma beden, DOGMA BilGi, kiralanmis hikaye, kaplama yüz, ezik calgi, kisiliksiz gürültü, kudurtan aliskanlik, sosyete merak, boya bulasigi karisim, bina düzenegi gösteris, sapittiran ilgi, derme catma inanc ve her sözünün sonunu ölüm fiyakali hayrete hüsrana hüzüne siddete dehsete azginliga ve sapkinliga baglayip bitiren bu vitrinden, egitimi bilimi kültürü ahlaki sevgiyi özgürlügü özgüveni üretimi saygiyi ve saymakla bitmez insanlik degerleriyle bünyesinde barindirip bütünlesen HUKUK devleti diye hicbirsey taniyip umursamayan; ve devletin bütün yetki gücünü talan vurgun ihanet soygun sömürü karanlik caresizlik ahlaksizlik hükümlü amansiz bir YIKIMIN basinabuyrukluguna ihale eden felaket sarmalindan baska, hicbirsey dogmayacaktir.
Hata payi cok yüksek sekiller düsecek diye icten yikinip kopup gelen gülümsemelerini bile bogan bunaltan ve örseleyen, yalan yapay yapmacikligin kendi kendini yüzeysel bükey fiyakaliklara kapatip tutsak eden aykiriligi ve yabancilasmayi icsellestirmek, her dokundugu toplumsal degeri iliklerine kadar yagmalayip yozlastirip itibarsizlastiran hile dolap dümen ve ardniyet sahipliligi, sosyal siyasal her türlü icabi geregi ulasmak istedigine erisim gösterimi sunan buz kizakli maske manevraciligindan ibarettir ki..
Yillar yili KALP GÖZÜ veya SIRLAR DÜNYASI imha imalethaneli toplum avlama ve avanaklama sür piyasaciliginin yan kanallarina YETENEK SiZSSiNIZ veya TÜRKIYE SAZINI SESiNI ARiYOR veya CiNSEL GÜC ARTIRIMI MACUN veya Tek Seanslik cok filimci manyak matraklatan Sine-Afyon veya ARAPCA BELLETEN dükkancilar dekorasyonundan `bize sormadiktan sonra ne dine inanin ne ahirete güvenin `..tavir talim ve tebaat alip satan etiketli danismanlar, yüksek paha dincil tüccarlar , Siyasal ve Sosyal Erozyoncu Bop formali yorumcular yedire yuttura Türkiye`ye, sanki baska bir gezegenden düsüp dökülmüsler gibi hemem hemen herkesin yasadigi korku-ürkü sapkinligindan kendince hisse payi tasidigi ve yerlesik yasam halini aldirmaya kayitsiz duyarsiz kaldigi ve hatta durumu kurtarmak hesabina katilip katki sundugu trafik, yol, su, elektirik, köprü, maden, tarih, konut, kanalizasyon, sehirlesme, tarim, toprak,din, hayvancilik, sanayi, egitim, kültür, saglik, gida, güvenlik, sevgi, saygi, hak, hukuk,aile, birey…soyut somut hersey kusatildigi CARPIK YAPILASMANIN kokusmus cürümüs bütün harac –mezat kullanim araci haline sahipsiz kimsesizligin yikim yagmaligi ören viranesi kilindi.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta