Bu küllükte gelen giden eşinir,
Biri var ki tırnağını doldurur.
Tozkoparan tosun gibi şişinir,
Buharı burnunda soluyup durur.
Doyuma sarılır şekerde balda,
Edebi erkânı koyverip yolda;
Ağıyla yıkayıp çiçeği dalda,
Meşrebinin köşesinde oturur.
Açar yüreğini mestane diye,
Salar selamını dostane diye;
Acı palamudu kestane diye,
Küllenen közüne atar kavurur.
Fakirin halini ederken beyan,
Sergiler hüneri âleme âyan;
Bozuk düzenini armoni sayan,
Acemi uşakla harman savurur.
İndirmiş meydana aldığı kupa(!)
Dilinde demi yok ağzında tıpa;
Ayağı tekmede elinde sopa,
Ustası çırağa vurur ha vurur.
Zalimin yarası bir başka kanar,
Kırar bir kalemi şiirler bunar;
Şerbet tadı verse yaptığı pınar,
Soğulur gözesi ayağı kurur.
Ya gönül usanır ya aşk incinir,
Damarın tahtına çıkarsa sinir;
Vuslatî diyor ki belki silkinir,
Ölmeden ölüme götürür gurur.
Osman Öcal
Osman ÖcalKayıt Tarihi : 25.12.2014 21:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)