aç müziği
ama benim dilimle olsun bugün, prangalara aşina dilim
annemin gözlerine vuran dilim, yasaklı zamanlarda
aç müziği ve gel otur karşıma
sana bir de kendi dilimle anlatayım hayatı
“heywax daye” diye bir nida yükselirken teyipten
bak gözlerime, gör umarsız yaramı, ebedi yaramı
sus! biliyorum “modası geçti” diyeceksin bu ezgilerin ve acı sözlerin
acıların modası olmaz, ta yürekten çıkan türkülerin ve stranların da
modası geçmez ağıtların, bu vahşet sürdükçe
gençler gülerler belki bunlara ama
sen bir de anneme sor bunu, babama sor
bir de dedemden, ninemden sor bunu
tam da “ez bımrım” dediği anda işte
duy göklere bulanmış feryadları
namusunu kaybeden bir kızın feryadı
çocuğunun etlerini torbaya toplayan babanın feryadı
ve daha sözcüklere sığmaz nice feryad
aç haydi müziği, dokunaklı olsun, ver sesini rüzgara
bırak sabah sabah olsun, bizim sabahımız ve akşamlarımız aynı gamı taşır
hüznü bir ömür prangalanmış gibi taşırız gözlerimizde
yürürken, koşarken, çalışırken ve uykudayken
rüyalarımız parça parça ve kızıl uçurumdur
dilimizde pelesenk olmuş sitem
yalnızlığımızdan, okumamışlığımızdan, yalnız bize reva görülen zulümlerden
insan yerine konulmadığımızdan, ölülerimize nalet okunduğundan…
ve dua ederken sarsılır bedenimiz, kaybolan çocuklarımızı unutamadık, unutamadık, unutamadık
biz çiçeksiz ve bir de oğulsuz yaşamaya alışamadık
bir de samimiyetsiz
bir de dağlarda bunca deli eserken fırtınalar, zindan duvarlarına alışamadık
nicedir aşina olsak da o yerlere
soğuk sabahlarda dili kıt, sevgisi göklerden öte annelerin “hawar”larına aşina olduğumuz gibi
umuda da aşinayız ama
gökkuşağı en çok bu dağlarda görünür
gökkuşağını yakalamaya çalışan çocuk sayısı en çok buradadır
düşleri çoktur çünkü, yoksulluk çoktur çünkü,
yoksulluğun olduğu her yer bir düş ülkesidir çünkü
yaşamak için düşlere sığınılır çünkü
aç müziği ve gel kendi dilimle umudu anlatayım sana
umut çocuktur bu topraklarda
babasız, ayakkabısız, deftersiz ve kalemsiz
ama her şeye rağmen işte
gökkuşağının yakalanacağı bir gün vardır elbet
saklanarak veyahut birlik olup dört yanını sararak tutulacaktır o düşler kapısı
“sence, kazağı yırtık, sümüğü yanağına bulanmış
ve çok yemeklerden habersiz çocuğun dolu dolu gülüşü neden olabilir başka? ”
aç müziği, gel bugün de benim dilimle sev beni
anlatmak isterdim onu da kendi dilimle
neylersin habersiz kaldım yıllarca dilimden
bilmem ki hangi sözcük sevgiyi daha iyi anlatır
ama şunu da iyi bilirim ki
benim dilimde sevgi bütünüyle sığmaz sözcüklere
illa yaşamak lazım
gel haydi! bırakalım ayrıyı gayrıyı artık
çiçeklerin, turnaların diliyle sev beni
biz burada en özgür çiçeklerle büyürüz çünkü ve turna katarları görünce
bir şenleniriz, bir şenleniriz
görmen lazım
Kayıt Tarihi : 10.1.2017 20:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!