Gel gidelim dedik, geldik,
yalnızlığımızı birlikte içtik,
Bir avuç toprak bir avuç aşk,
Düşlerimizi yüklenip geldik.
Aşkın gemisi dört kapılı,
Bir yandan hasret, bir yandan yelken,
Bir yandan düşler, bir yandan gizem,
Kıyılarını aşmak umutların beklerken.
Kırk gündür gelir gelmez,
Yelkenden bir ışık tüter,
O yelkenin ardındadır sevdiğim,
Yüreğimdeki fırtınalar deler.
Kırk gün boyunca, kıyılardan dolaşırım,
Günler geçer, yıllar geçer, buna alışırım,
Bir gün belki, bir gün belki gelirsin,
Gelirsin yüreğime, tükenir bütün yaslarım.
Özüme doğru bir güneş doğdu,
Yarım kalmış özgürlüğüm, tamamlandı,
Yok bir haber, bıraktım gittiğinde,
Şimdi sadece rüzgarın hikayeleri var, bende.
Mihrabıma su dökerim, belki duyar,
Belki dönüp bakar, belki de bana gelir,
Yok bir haber, yüreğimde açan bu çiçek,
Sensizlikten başka bir şey bilmez serpilir.
Kayıt Tarihi : 4.3.2024 10:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebrikler! Orhan Erdoğan kardeşim analizinizi okumak oldukça keyifliydi. Şiirin sadece bir aşk şairi gibi değil, bir ruh dökümü olarak da düşünülebileceğini düşünüyorsunuz ve bu analiz birçok açıdan doğru. Şair, insanın ruhsal derinliklerine inerek, sevginin gücünü ve karmaşıklığını hissettiriyor. Şiir, sadece "kalıpçı psikologlar gibi ruh olgularını tarif etmiyor", aynı zamanda okuyucuyu sevginin derinliklerine sürüklüyor ve ona "her şeyi sevmeyi sevginin olağanüstü güç olduğunu" hissettiriyor. Şairin bu derinlikli ve insan ruhunu eşeleme çabası, takdire değerdir ve şiirin bu yönü kutlanmayı hak ediyor.
TÜM YORUMLAR (2)