Açtım bağrımı sana umutsuz bırakma gel.
Firakınla bu canı, aşkı nara yakma gel.
Ey gönlümün Nehar-ı karanlığa terk etme;
Kim ne demez, kim ne der, ardın sıra bakma gel.
Sevgi pınarımızı akıtıver bu yana;
Ne olduğu belirsiz mecralara akma gel.
Gel ey nazlı sevgili! İşve zamanı değil;
Makberime sağ iken, genç yaşımda kakma gel.
Şöyle bir cihana bak, cümle ecram ağlıyor;
Ben aceze bendenin, ümidini yıkma gel.
Can veren pervanesin, ben ise divanenim;
Divanenin ruhunu, bir mahzene tıkma gel.
Zülfünü tuzak gibi, koyma sakın yoluma;
Darağacımda boynum, ip olup da sıkma gel.
Sabrımı test etme, yok! Zerre miktar kalmadı;
Mecalsiz kapındayım, nefret edip bıkma gel.
Gel sevdalım uzağa, nefret ile çıkma gel.
Garibin yüreğine, dert dikeni çakma gel! ..
Kayıt Tarihi : 6.2.2010 11:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Salih Yıldız](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/02/06/gel-874.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!