……hanım oturup hayatımı anlatsam sana.. ondan sonra seni seviyorum desem daha bir anlam kazanacak.
Seni nasıl sevdiğimi ispatlasam sende beni öyle seveceksin. ama işte lanet olası tarzım buna izin vermiyor
Her şeyi acık net garanti cözdükten sonra bir kadının beni sevmesin bir ehemmiyeti olmuyor ki..
Zenginliğide gördüm fakirliğide
Alçlığı tokluğu
Vefayı terk edilmeyi
İyliği kötülüğü
Velahsıl ayağıma cok diken battı
10 yaşında eğitim icin gurbete çıktım hasreti sevgiyi paylaşmayı ayakları üzerinde durmayı sabrı en geniş anlamda yaşadım…aşık olduğumu sandığım anlar oldu
yıllarım kitaplar okumakla geçti deli gibi elime ne geçerse okuyordum nerde yanıldığımı bulmak adına aylarca yıllarca okudum okudum ….insan ve insanlar tanıdım
yaşamayı ve ölmeyi kavradım..
öğrendiğim en önemli şey ne olursa olsun yürekli olmak. asla yalan olmamak asla birine oyun oynamamak. asla birini kandırmamak…
öğrendiğim bir başka şeyde aşkın gercek aşkın karşılıklı olduğu gerisinin aptallık olduğu…seni sevmeyenin arkasından sadakatle yas tutmanın onu unutamamın hiç bir anlamı yok..
sana tercih edilen adam ne kadar adi ve değmez ve o insanın hayatı ile çelişir olsada sen tercih edilmeyi hazmederek ve gülümseyerek uzaklaşacağın adını beyninden sileceğin olgunlukta olmalısın ben öyleyim inan ir kadının ateist.. miliyetci birinin vatan haini birini sevmesi kendisinin bileceği iş bana düşen sadece hoşcakal olduğun yerde kal demektir.. oturup ona izah etmem yanlışını nasıl mutlu olduğunu sanıyorsa öyle olsun
zaten o kadar zeki olmayan kadını ben ne yapayım ki
kadın dediğin saracak sarmalayacak sıcacık olacak güvenecek güven verecek sevgini sorgulmayacak yanında iken utanmayacak yanında iken korkmayacak sen erkek olduğunu hep bileceksin..
-ben sevdiğim icin sevmediğim bişeyi yapmakta sakınca görmem kural tanımam kural koymam vakit varken ne kadar sevebiliyorsam o kadar severim onu ilgisiz bırakarak aldatmam..
hic bir zaman rol yapmam ya seviyorumdur yada sevmiyorum ortası yok bunun …,
bazen hayatın gerceklerinden bahsedenler oluyor ben kızıyorum annesine babasına yada çocuklarına sorumluym diye kendi hayatını yaşayamayanlar var.
kendi hayatını yaşayamayanlar başkasına hci bir konuda yardımcı olamazlar
hatta oldukca kötü örnek olurlar bu kadar cizgisi olmayan bir insan hic bişeye muaffak olamaz ki.
Mehmet akif Ersoy bir şiirinde derki
İbret alınsaydı edermiydi tarih tekerür..
Oysa bir sürü insan birirlerinden darbe yer
Bir erkekten darbe yiyen bütün erkeklere küserse sadece faturayı kendine keser. gercek şu ki sadece darbe yediğin kişiyi sileceksin hayatından
Hergün yeni bir güneş doğuyor yaşadığın her saniyenin anlamı var
İnsan olmanın erdemi yaşamaktır.
He kim sanal alemde her ne için bulunuyorsa bulunsun gercek hayatta ilgisiz bırakılmıştır.
Sanal alemde olmak değil suç
İlgisiz bırakmak suçtur ilgisiz bırakan suçludur..
Kim ne derse desin gercek anlamda mutlu olan bir kadın sanalda zaman harcamaz
Gereken ilgiyi bilgiyi sevgiyi sorumlu olduğu kişiden alıyordur ihmal edilmiyordur ….bütün ihtiyacları karşılanıyordur..
sadece kağıt üzerinde evli olmak
bir insanın hüküm giymesinden başka bir şey değildir.. o yüzden hayatınıza ipotek koydurmayın azıcık cesur olun ya hak ettiğiniz ilgiyi bulacaksınız yada hayatınızda size layık olmayanı kovacaksınız … şudur budur bahaneler arkasına sığınıp ne zamana kadar bir insan kendini kandırabilirki (bizim ülkedeki kadınlar bu konuda biraz becerikli aslında)
aman kafa şişirdim sanırım felsefe yapmadan yaşayacaksın ben az bir zaman ayırdım doğru bildiğimi söyledim katılıp katılmamak size kalmış..
eskilerdeki gibi mutlu olun gidin denize bir taş atın deniz yoksa kola kutusuna tekme atarsınız erkekler
kadınlarda sadece aynaya bakar sanırım..yada güzel bir şakı söylerler..
Erkin koraydan sevince şarkısını armağan ediyorum sana.
Kim Üzdü Seni Sevgili
Ben saçlarını okşamaya kıyamazken kim üzdü seni
O yağmur gözlerinden akan iki damla yaş ömrümden seneler götürdü benden etti beni
Nasıl kandın
Bak bende yandım
Kızıyorum ama cok kızıyorum
Değer mi be gülüm üzmeye üzülmeye ben burada ecel gibi bekliyorum seni.beni sana yazıyorum
Kimbilir şimdi ne düşünüyorsun o ezik yüreğinle neyin hesabını yapıyorsun
Kimbilir gerek olmadığı halde bugünden yarına neler taşıyorsun
At yükünü gel bana bak benide kırıyorsun
gelllllllllllllll
İlhan KılıçKayıt Tarihi : 11.8.2009 12:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gitmiştim.. Saçımdan tırnaklarıma kadar boylu boyunca bir gidiştim...
Durakta beklemekle otobüse binmek arasındaki çırpınışları kaplıyordu aklım.. Aklım öyle sevimsizdir ki böyle zamanlarda, bulutlarla yerkabuğu arasında sıkışır kalırım.. Doyumsuz bir yolculuk şoku ardı ardına gözlerime saplanır..İki adımda bir kavşak serilir önüme. Karasızlık buhranı sonra... Her acının yürüdüğü söylence bir yol vardır.İşte kavşakları hep acıya ayarlanan gidişlerim bu söylenceye aldanır... Kandili kısık bir aydınlıkta zamanın geç kalmışlığında yolları birbirine düğümlerim... Günü ikiye böler acının kılıcı yüzüne yakışan rengi seçer, geceyi giyinir acının kanayan yarıklarından küçük adımlar geçer... Resmi sevinç, içi ezinç başlangıçla gözüm görmeye başlar. Dilim tatlanır, ceplerimde kıvranır ellerim.. Oysa yürek yeniktir hala.Bunu artık kim değiştirebilir. İnsan görebilirse erdiğini soğuk sokaklara sokulma vakti gelmiştir. Alnımdan su eksildiğinde, acıların kayaları küflendiğinde aynalara suretimin sığmadığı zamanlarda gözüme dokunacak bir göz olmadığında sırası gelmiştir çantayı sırtlamanın. o günden sonra bütün kent sokaklarında asit yağmurlarında tek başıma yürürüm. Yüzüm keskin bir mehtapta küskün bir kedi kadar kimsesiz, yüzüm kapalı tüller kadar sessiz...
Az evvel bütün ıışıkların ardına baktım yoktun!!
Bu kentte senin lisanını konuşuyorum aşk boyu.. Lisanım var inanıyorum öyleyse bu gözümü alan sessizlik neden? Bu sağır özlemin failini göster bana.. Her gün yüreğimi ipe götüren bir cellatı arıyorum..
Gözlerimi gösteriyorum kalabalığa gören yok mu? Peki tanıyan celladı mı? Bir yol daha uzadı önüme, kıyısında sıra sıra meşe kolyesi.. Her meşenin gövdesine bir kelime yazıp geçmşim o yoldan..S enden başka kim başarabilirdi ağaçlardan cümle kurmayı...Ve beklediğim oldu ağaçların yolun sonu denize çıktığı..Ben seni denizsizken bilirim... Gözlerindeki son damla maviyi ellerinle saklardın her seferinde.. Daha engelleri aramızdan söküp karşımıza almadan gittin... Deniz sıçradı üzerine, tuza, yakamoza aldanıp gittin!!!
Ne zaman rüzgar saçılsa bir kadıın saçlarına, benim bungun ellerim ağlıyor şimdi.. Gel ben ölmekteyim... Caddelerde adımlarım boğuluyor, gözlerindeki surları katlime örüp durma!! Rengi kokuşmuş yazlara mezarımı kazma!! Naçar oturup ağladığım, güldüğüm çay bahçelerinde denizden donuk gözlü balıklar bakıyor bana.. Vapurların bir bir sana seferi yok.. Gözlerimdeki kayıp ilanlarına aldıran da.. İç bükey bir acıyla geldiğim kentte enkaz oldum.. Bana ayrılan kül bulutlarını soğuruyorum şimdi.. Kanat ve el gibi tutabilir mi bir başka eli ey deniz?
Bugün varlığımın infazına hükmettim.. Durgun bir denizle yanan bir kentin arasında kaldım.. Yamacıma yanaşan şu gemi son kavşağım olsun. İsimsiz olsun.. Eylüle açılıyor dalgalar.. Ah kalbim üzerine çullanacak yine sonbahar.. Sulara sok kanlı saçlarını.. El salla tren istasyonuna, kıyıdaki cam kırıklarını damıt.. Olsa olsa bir sevgiden düşmüştür bu acı.. Peki neden ben oldum bu acının sarnıcı?
Ben seni;
Gün batımlarındaki telaşlarda seveceğim!
Yorgun ama mutlu akşam üstlerinde,
Denizlerin tuz kokusu karaya vurduğunda.
Sokak lambalarına üşüşen
Böceklerin pervasızlığında,
Gecenin habercisi,
Ürperten Meltemlerde seveceğim seni.
Ben seni;
Şafakların atındaki
Alacakaranlık renklerde seveceğim!
Uyanan kirpiklerin,
Güne merhaba diyen gözlerinde.
Güvercinlerin nasip aramaya
Koyuldukları parklarda,
Güneşin ısındığı,
Kenetli ellerin terlediği vakitlerde;
Çocukların sobeleşmelerindeki
Çığlıkta seveceğim seni.
Ben seni;
Dört mevsimin
Ayrı ayrı güzelliğinde seveceğim!
Tohumların baş kaldırışında,
Irmakların deli akışında.
Yazın, ağustos böceklerinin
Susmayan şarkılarında,
Sonbaharın sarısında,
Yeşilin tonlarının vedasında!
Kara kışlarda dahi,
Sıcacık yüreğimle seveceğim seni.
Ben seni;
Bıçak sırtında,
Gümüş renginde seveceğim!
Namlu ucunda
Kör kurşunların ölümcüllüğünde,
Cehennem-i ateşler gibi,
Alev alev yangınlarımda.
Ferhat'ı, Mecnun'u, Kerem'i
Tarihten silercesine!
Son nefesime dek,
Aşkına amade yüreğimle
Seveceğim seni.
EVET
TÜM YORUMLAR (3)