Bir hikaye anlatayım sana,
Geçmişte başlayıp geçmemiş bir hikaye...
Bir çocukla güneşin öyküsü,
Çoçuğun asıl öyküsü;
Güneşin önündeki bulutun örtüsü.
Endamına, şehvetine aldanmıştı güneşin,
Takılı kalmıştı mezara baktığı gibi leşin.
Baktıkça yakıyordu onu yavaş yavaş,
Damlamıştı gözünden iki damla yaş.
Serpildi toprağa mükemmellik karşısında,
Buzdan kale gibi dikilmişti karşısında.
Gözleri kör olmak üzereyken bir anda,
Küçük çaplı bir bulut belirmişti tavanda.
Arşı ışıklandıran güneşi kapattı,
Buzdan kale çocuğa ufak bir gölge attı.
Mükemmellik bu işte, farketmişti bir anda,
Koskoca bir güneşi, yok etmişti tavanda.
Hükmetmek karşısında eğdi başını öne,
Tuttu evin yolunu, başı döne döne.
İşte o gün anladı bu evrenin gayesini,
Bitince eleştirmekmiş insanın hikayesini.
Geçmişteki geçmemiş hikaye buydu,
Birden kulakları iki cümle duydu.
Yalan olan dünyanın hikayesi geçmiş,
Hikayenin kendisi hiçbir zaman geçmemiş...
Kayıt Tarihi : 12.8.2011 17:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!