Geçmişin Kırık Aynaları #1

Orhan Korkmaz
98

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Geçmişin Kırık Aynaları #1

Gecenin koynunda ince bir rüzgar eser;
Hatıraların sessiz fısıltısı,
Bir zamanlar yüreklere işlenmiş eski aşkların yankısıdır.
Her damla, geçmişin kırık aynalarında
Kaybolan benliklerin izlerini taşır.

Yıldızlar söndü, gece daha derin,
Ama her ışık,
karanlıkta parlayan bir umut gibi.
İçimdeki o kırık sevda,
Bütün geçmişi içine alıp,
Gecenin uğuldayan rüzgarına karışır.
İçimde hep bir eksiklik var,
Bir eksik parça,
Bir kayıp duygunun peşinden sürükleniyorum.

Kalplerinde aşk işaretiyle doğanlar,
Yeryüzüne gönül indiremedikleri o sonsuz ışıktan,
Bir parça kopup geldiler;
İçlerindeki umut,
derin acılarla yoğrulmuş,
Her adımda,
her solukta
Kendilerini yeniden arar,
Ama hiçbir maddi haz,
O aşkın sıcaklığını avutamaz.

Onlar, aşkın peşinde koşan yıldızlar gibi,
Hızla kayıp giden zamanın içinde kaybolur.
Ne isterlerse,
ne kazansalar da,
İçlerindeki o kutsal ateş dışında
Hiçbir şey teselli getirmez.

Ne zaman bir gözyaşı düşse,
Bir gökyüzü daha kararır,
Gönüllü sürgünlerdir onlar,
Sessizliğin koynunda,
Kendilerini,
Unutulmuş hikayeler arasında
Bir yabancı gibi bulurlar.

Birer yansıma gibi,
Şehirlerin ışıkları altında kaybolurlar.
Ama içlerinde bir yerlerde,
Bir umut var,
Bir yıldız,
kayıp dünyalarına doğru uzanır.
Ve her kayboluş,
Bir daha buluşmanın yolunu arar.

Modern şehrin neon ışıkları altında,
Kırık dökük sokaklarda,
Rüzgarın izinde kaybolan bir ben vardır;
Her adım,
Bir umudun,
Bir acının,
Bir aşkın sessiz çığlığıdır.
Bazen hayatın en derin noktasında
Bir soluk, bir dokunuş yeter.

İçimdeki eski kalbin,
Dağılmış parçalarının
Bir araya gelip yeniden bütünleşme çabası
Bu boşluğa,
bu susuzluğa meydan okur.
Ne kadar kırık olursa olsun,
O eski kalp,
Bir şekilde yeniden atar,
Bir şekilde yeniden sevebilir.

Ben ölürsem…
Gözyaşlarım bulutlara karışır,
Her damla,
Unutulmuş ömürlerin,
Dilsiz vedaların
Kırık sesidir.
Ama o vedalar,
Her düşen yaprağın,
Her solukta yeniden doğan bir umudun
İmzası olarak kalır.

İçimdeki aşk,
Doğduğundan beri taşıdığı o işaretle,
Bazen yorulur;
Karşılıksız sevgilerin ağırlığıyla,
Sevgilim diye fısıldarken
Yanımda olmayan o yansıklara tutunur.
Bir umutsuzlukla,
Her yanlış,
her ihanet,
Kendime yapılan sessiz yargılar
İçimde yankılanır.

Kopup geldiğim o ışığın,
İnancım ne kadar yüceyse,
İçimdeki acı da o kadar derindir;
Her dokunuş,
Her unutulmuş an,
Beni hatırlatır;
Kim olduğumu,
Neden var olduğumu…
Bir yanım hep orada kalır,
O yitip giden ışığa hasretle.

Bir gün,
Soluksuz kaldığım o gizli günlerden
Birinde,
Kendimi neredeyse tamamen yitirdiğimi
Ve,
Bir yabancı gibi,
Kendi içimde kaybolduğumu fark ettim.
Birine,
Bir dokunuşa,
Kendi benliğimi bulmak için
Sessizce ihtiyaç duydum.

Kaybolmuş insanlar,
Suskunluğun arasında,
Birbirlerinin gözlerinde
Yılların ağırlığını,
Umutsuzluğun sessiz çığlıklarını
Bir arada bulur;
Sanki,
Uzak bir ülkeden dönmüş gibi,
Dilini, kültürünü unutmuş,
Yine de o eski ışıktan
Bir parça umut taşırlar.

İşte yaşam,
Her gittiğimiz yerde
Bıraktığımız izler,
Her dokunduğumuz kalpte
Kanayarak süzülen gözyaşları,
Her sarılışta,
Hiç dokunulmamış,
Yılların susuzluğunu
Anımsatan bir özlem gibi;
Yaşamak,
İçimizdeki o susuzluğu
Bir ömür boyu ararken,
Kendimizi,
Kendimizi yeniden yaratmaktır.

Ve ben,
Kalplerin sürgününde,
Rüzgarın izinde,
O aşkın işaretiyle doğmuş yüreğimle
Her sabah yeniden doğarım;
Kendimi,
Kaybettiğim o eski benliğimi,
Gözyaşlarımın anlattığı öyküyü
Kucaklarım,
Çünkü biliyorum ki,
O sessiz çığlık,
Gerçek benliğimin
En derin yankısıdır.

Orhan Korkmaz
Kayıt Tarihi : 6.3.2025 06:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!