Kaptan kaytarıp duruyor ve kan kaybediyor Türkiye’m; bağrışıp duruyoruz cankurtaranın başında; zülüflerini yoluyor kadınlarımız, dizimizi dövüyoruz habire; mezralarımız da bile duyulur oldu kulakları sağır eden cankurtaranın canavar düdüğü..
Neye mal olursa olsun söylemeliyiz: Başbakan olduğunu söyleyen bu adam kaptanımız olamaz; kendisinin de söylediği gibi BOP’un eşbaşkanlarından birisi o.. Boşuna beklemeyin cankurtaranın başında, başınızın çaresine bakın; o kaptan bildiğiniz adam var ya, hiç gelmeyecek; çünkü o BOP’ta muavin..
Bu nasıl bir cüret; her şehit cenazesi sonrası bir adım ileri atması gerekirken bir adım geri gidiyor: Savaştan, sınır ötesi operasyona; operasyondan, nokta operasyona; şimdi de silahların bırakılmasına düştük. Bu adamın kaptanlığını takdirinize bırakıyorum; ama BOP’ta iyi muavinlik yaptığı gerçek..
Nasıl bu kadar saf olabiliriz? .. Kaptan gelmiyorsa eğer, hasta ölecek değil ya! . Ehliyeti olan birisi geçer kaptan koltuğuna.. Siz hiç gördünüz mü hastanın başında cankurtaranın yıllarca kaptan beklediğini? .. Kan kaybediyor Türkiye’m…
Adam,bağıra bağıra ilan ediyor Ulusal Kanal’da: “Türkiye’nin Ortadoğu’da bir görevi var. Nedir o görev? Biz Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz.” Yani, NATO toplantısında masaya dökülen haritadaki sınır taşlarında muavinim demek istiyor.. Ve bizler hâla bekliyoruz kaptan bizi kurtaracak diye. Beyler ve bayanlar: Bu kaptan bu hastayı hastaneye ulaştırmaz; verilmiş sözü var… Görevli o…
Boşuna beklemeyin cankurtaranın başında, vakit yitirmeden geçin aracın başına. O hiç gelmeyecek.. Hadi, bir kez daha sayalım BOP’un eşbaşkanlarını:Talabani, Barzani ve kuklanın kuklası katilbaşı Apo.. O, BOP’un en sadık muavini.
İşte, size gerçek bir resim: Oğul, katilin başı, yani şehitlerimizin katili olan BOP’un As başkanı Buş’un ülkesinde çalışıp evine ekmek götürüyor, torunu da ora vatandaşı, gelini ne yapar bilmem; güveyi, damadı yani, BOP’un diğer eşbaşkanı ve PKK’nın hamisi olan Talabani’nin hatırı sayılır yüklenicisinin genel müdürü..
Hasta kan kaybediyor; nerdeyse yıllar oldu kapıda bekleyen cankurtaranın canavar düdüğü çalarak kaptanı beklemesi…
Kaptan kayıp, kaytarmış, katilin yanında yeminli muavin…
Sınır ötesi operasyona gerek yok diyor, nokta operasyonu yeter; şimdi de diyor ki silahı bırakıp meclise gelsinler; cankurtaranın başında bekleyen bir Türk vatandaşı olarak BOP’çadan Türkçe’ye çeviri yapıyorum: hastaneye gerek yok, sağlık ocağı yeter; sağlık ocağına da gerek yok, köy ebesi yeter; böyle giderse eğer, yarın: Köy imamı hastanın üstüne bir kez okusun yeter diyecekler.
Hasta yerde yatıyor, cankurtarana kaptan olarak seçilen adam bir türlü gelmiyor. Demeç veriyor Türkiye’ye girerken ya da çıkarken: “Hamd olsun! ” diyor, dost ve stratejik ortağımız olan katilden izin alınmıştır: Hastamız köy imamı tarafından okunup üflenecek ve en kısa zamanda kurşun akıtılacaktır..
Ne demişti Gazi Mustafa Kemal Paşa: ”Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler.
Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler.”
Kayıt Tarihi : 4.12.2007 18:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hilmi Kayıhan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/04/gecin-cankurtaranin-basina.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)