susturdu tan ağarırken
yorgun cümlelerini,
derleyip, tuttuğu noktaları
kehribar köşelerine dizdi kalbinin.
masaya yatırdığı an'lardan
yeniden sevebilme ihtimallerini
ayırmaya koyuldu Eleni..
elleri ıslak dün kurusu,
alnında turuncu gün sancısı
ufku boyuyordu yılmadan..
yaktı..
aslında külleri fanusta,
yakmış saymıyor elleri.
koca bir ayna kırığının yanında.
geçmişe öykünüp duran
karamsar bir haki yansıması an çöpü..
zamandan kopmuş
nasırlara tutunmaya şartlı
uykulu kadim bir kambur !
nemli ağırlıklar ile bükülen boynunu
duvarda sırıtırken kırdığı..
yüzüne baktı,
yüz çizgilerine,
düzlüğe çıkmayan kavislerine
derinliğine..
keder fethinin gayrimeşru zaferine...
ciğerin yangınında
nohut oda ısıtan gözlerine..
içinde yatan cesedi sırtlamış
kalbinin ah kazılarında.
kirpikleri devrim
saçları belik belik mühür
sessiz harfleri köz..
neye yarar bilmediği, ruhunu yorar bildiği..
dudak aralığından
kaç cemre düşürüyordu boşluğa,
emekleyen gözlerin umudunu
yeşertmek için?
nafile naftalinler döker durur Eleni
ıssızlığın ücra sığınağında..
şu ağrılı sessizliğe dokunurken,
ayak izleri siliniyor yuzdüğü suların.
bir çentik, bir kesik.
derken.
kapanıyor bıçak izleri.
öğrenmeye vakit yok
ne kadar ölürse
o kadar söz lekesi,
kalbe o kadar dağ yarığı..
ne kadar yangın,
o kadar kül dile...⚘
......özlem/
ağustos/yirmi dokuz
Kayıt Tarihi : 30.8.2024 18:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
okumak keyifliydi, tebrikler
Çok teşekkür ediyorum yorumunuza sağlık
TÜM YORUMLAR (1)