Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer,
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Devamını Oku
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi' gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne
Yani şurada söylediğini yaparak okuyacağım!
Sözlerime aklınla değil, kalbinle bak diyor çünkü. Ve nefsin öyle putlaşmıştı ki kendini göremedi diyor.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.
Bu kısmı doğru dürüst okuyunuz. Şeriat - tarikat - hakikat'e muhalefet yok. Neyzenin zannınca böyle adi bir dünyada bunlar nasıl baş olacak, olamazdı. Ve tarikatları işi korkuyla götürme noktasında eleştirmekte haklıdır. Tarikatlar oysa sevgi ile götürmek için vardır. Hâce Ahmed Yesevî post keyifçisi şeyh molla ve hocalara çatıp dururken farklı bir şey mi söylüyordu? Marifetin nihayetinden bir işaret alarak söylediği son mısralarda söylediklerinden Muhyiddin-i İbn-i Arabi daha farklı bir şey mi söyledi? (M. Arabi Hz.'nin o cümlesini anlamazlar önünde tekrarlamak istemiyorum çünkü onu bile küfürle itham edenler olmuştur o cümle yüzünden -Hallac-ı Mansur'a da yaptıkları gibi)
Aralarındaki fark şu: M. Arabi hem söyledi hem onları yaşanabilir buldular. Neyzen bu gerçekleri inkâr etmedi ama yaşanabilir bulmadı, kendini şaraba, küfre (bu inkâr değildir. Sövmeye diyorum) vurdu.
Neyzen Tevfik bilinen hayat tarzı ile günahkâr mıdır? Evet, öyle görünüyor. Ve fakat çok üzgünüm; onu sevdiğini söyleyenlerle o aynı yere gitmeyecek. Çünkü o alenen küfre düşmemiştir. -Bazılarının- kalıcı olduğu yerde o kalıcı değildir çünkü:
İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan.
Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer
Bu ümidi saklıdır. Onu kaybetmemiştir. Ümit varsa inanç vardır! (Daha önce açıklamıştım bu kısmı) ve en sonu...
Seyahatteyim.
Dönüşte oturup şerh edeceğim bu şiiri!
Bendeki aşk cehennemi çıldırtır.
İmza Serseri gönül:)
Evet ; fânidir bu dünya , herkes ,her şey , gelip geçer ...
ALLAH ; içmeyin demiş , onlar zom olana dek , içer ...
Yaşamın gâyesi , dünyâya faydalar sağlamaktır ;
Sorumsuz ise , sıçtım dünyâya der , donuna sıçar ...
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Gerçekten Mevlevinin gözü bektaşinin gözü olsaydı
Bunları söylemezdi o zaman ki zalimler değil daha öncekiler de
Engellemek istediler şair herhalde bunları gözünden kaçırsa gerek
Hala günümüzde bile eli kalem tutan âlimler bazılarını tenzih ederim
Âlimlik varken zalimlik de ısrar etmekte
Bunlar hakkında ileri konuşurlar küçük bir köyün bile muhtarı varken
Neden Müslüman ın başındaki başkanı çekemezler
Geçer
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer,
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer,
İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan.
Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.
Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi' gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer.
Neyzen Tevfik
offf of
eğik düzlem deriz örneğin..
aşağıda duruyorsak ismi yokuş olur..yukarıdaysak iniş..
tanımlar...herşey tanımlardan geçiyor
örneğin tarikat derseniz gayrimeşrusunuz..tasavvuf derseniz meşru..Bu bir döneme ait garip bir ironidir ve azalsa da halen etkileri vardır
Neyzen Tevfik hem meşrep olarak, hem de fiili irtibat olarak mevlevilik, melamilik ve bektaşilik ile temas halinde bir şahsiyettir..
Agartha niteliğindeki bu underground (yeraltı) yapıları semavi olsun olmasın her dini yapılanmada vardır ve resmiyet bunları ne kadar kapattım derse desin bu yapılar faaliyetlerini sürdürür..
Ben şunu demek istemiyorum.tekkeler tarikatlar iyidir kötüdür demenin üstünde ve dışındadır bu söylediklerim
Bunlar bir vakıadır ve sanırım hayat var oldukça da var olacaklardır..
Cumhuriyet bu kurumların özünü yitirmiş ve miskinlik yuvası haline gelmiş sahte binlerce kopyadan ibaret küflü yapılarının kapısına kilit vurdu..
Esasen bu yapıların bir çoğu fosil olarak vardı ve zaten aslen ve fiilen kapılarına ve içindeki ruhlarına kilidi kendileri vurmuşlardı..
Bilginin peşinde olanlara acizane önerim şudur..
sığ sularda kalmadan, takılmadan, empati yaparak derin okuyun..
bazan göreceksiniz ki yazı tura dediğiniz şeyin her iki yüzünde de aynı resim vardır..
neyzen bir renktir ve bir çok rengin içinde barındığı gök kuşağı kadar zengin renklere sahip bir renktir üstelik
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
neyzen kadar hakikati haykıramıyan şairlere...
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.
..............aslı astarı olmadığını anlamış şu yalan dünyanın. hem çarkına, hem mıhına vurmuş.
Adama aslında ne söylendiğini kelime kelime anlatıyorsun, dönüyor yine sana diyor ki anlayan, anlamayan, cahil... Eskiden mermerle ilgili bir deyim vardı. Neydi? Neydi?
Öbürüne gelince, onu da bütün Müslümanlar, Hristiyanlar ve hatta Yahudiler... E mi!
Bu şiir ile ilgili 70 tane yorum bulunmakta