Bazen gidenler sessiz olur ama onun gidişini gözleyen, içine içine ağlar…
Ne kadar çok dolaştım karanlıklarına gecenin…
Kimler çıkmadı ki karşıma, bir köşede kavga eden sevgililer, diğer köşede kadının gözünün içine içine konuşan adam, onu dinlerken dilini çene kemiğinine değdirerek adamın gözlerine bakarken kendini başka dünyanın efsununa kaptıran kadının aşkı, ardından bir kent bankının bir köşesine ilişmiş oturuşuyla başka bir kız sanki… Bu dünyaya ait değilmişçesine gözlerindeki yaşı silmezcesine elindeki peçeteyi ovuşturmak sanırım ona güç veriyordu.
Diğer bir elektrik direğine omzunu yaslamış genç bir adam elindeki telefonu sanki yutarcasına ağlamaklı seslerle bir şeyler anlatıyor tahmin ettiğim yeşil gözlü sevdiğine. Nereden mi anladım gözlerinin yeşil olduğunu, arada bir kurban olurum gözlerinin yeşiline derken durakladığım o ışık altında kendime sanki fren takmışçasına ağlamamak için sebep arıyordum…
Kendimi zorlayarak adım atmaya çalıştığım bir anda sakalları uzamış adam duruyordu önümde ve kendine acındıran bir sesle “bir, bir sigaran var mı abi” derken ceplerimde böyle geceler için taşıdığım pek büyük olmayan parayı verdim ona “git al kendine ne istersen” derken eski günlerdeki tiryakiliğimle acındım kendime yine…
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta